Vladimir Putin ve Gerhard Schröder

Soğuk savaş sırasında Sovyetler, Avrupa’nın enerji tedarikini sağlamak üzere, Avrupa kıtasının «Askeri Harekat Alanının» dört stratejik güzergahının üçünü benimseyen bir şebeke kurmuştu. Askeri Harekat Alanı, bir kıtanın bir bölümünde fiili olarak askeri harekatların yürütüldüğü coğrafi bir alanı temsil eder. « Stratejik güzergahlar », askeri harekatların yapılmasına imkan tanıyan, derinliğine hayali toprak şeritleridir.

 Birinci güzergah, Kuzey Avrupa ovalarından başlayıp Baltık Denizi kıyısında biten, Finlandiya, Estonya, Letonya ve Litvanya’nın doğal gaz tedarikine imkan veren stratejik Baltık Denizi geçişidir.

 İkincisi, Belarus Cumhuriyeti, Polonya ve Almanya’nın doğusunun gaz tedarikini sağlayan Belarus stratejik güzergahıdır. Almanya’nın birleşmesi sonrasında, ülkenin doğusunun tedariki artık Rusya’ya bağlı değildi. Varşova Paktı sona erince, Baltık ülkeleri ve Polonya NATO’ya katıldılar ve bu ülkeler Rusya’ya karşı düşmanca bir tutum takınmaya başladılar. Bunun sonucu olarak, 2012 sonbaharında, iki boru hattının yerini, Rusya’nın gazını Baltık Denizinin altından, Baltık ülkeleri ve Polonya’dan kaçınarak Almanya’ya gaz nakleden, yıllık 110 milyar metreküp kapasiteli North Stream (Kuzey Akım) boru hattı aldı.

 Üçüncü stratejik güzergah, Ukrayna’dır. Rusya’dan başlayıp, Ukrayna’nın Doğusunu ve Güneyini aştıktan sonra Slovakya’da Bratislava’ya, oradan da Viyana’ya ulaşır. Bu, Gazprom’un en yüksek debili şebekesidir. Son yıllarda boru hatlarında sıklıkla gerçekleşen hırsızlıklar ve kullanılan gazın bedelinin ödenmemesi nedeniyle, Ukrayna Rusya’nın tercih etmediği bir ortak haline dönüştü. Bu yüzden Gazprom, Orta Avrupa ve Balkanlara enerji sevkinde bir başka kulvar arayışına girdi.

Vladimir Putin, 2009 yılında Romanya’ya, Ukrayna’nın yerini alıp Avrupa’ya Rus gazını satması gibi inanılmaz bir teklifte bulundu. Bu da Romanya’nın Rus gazının geçişinden yılda yüzlerce milyon dolar kazanması anlamına geliyordu. Cumhurbaşkanı Traian Basescu, Rusya kıyısındaki Anapa’dan başlayarak, Karadeniz’i geçtikten sonra Romanya’ya varan ve South Stream (Güney Akım) adı verilen bu boru hattının yapım teklifini reddetti. Romanya gaz ihtiyacının %75’ini kendi kaynaklarından karşılıyor, ancak Romanya gazını Avusturyalı OMV şirketi işletiyor. Romanya, Rusya’dan ithal ettiği geri kalan %25’lik bölümü karşılamak üzere Karadeniz’deki önemli sahaların keşfine ve işletilmesine güveniyor. Ama Romanya hükümetinin beceriksizliği ve yolsuzluk, ülkenin Avrupa gazının en önemli sacayağı olmasını ve Karadeniz’deki rezervleriyle birlikte gelecekte Rus Lukoil şirketinin kazanımlarına uzanması olasılığını engelledi.

Bu gelişmeden hemen sonra Gazprom, South Stream’i daha güneye, Bulgaristan’a kaydırdı. Projeden vazgeçmeleri için bu kez de Avrupa Birliği, resmi yetkilileri aracılığıyla Bulgarlara baskı yaptı. Almanya’nın bu oyundaki devasa çıkarını ortaya koyacağız.

 Avrupa Askeri Harekat Alanının dördüncü stratejik güzergahı, Avrupa’yı Asya ve Afrika kıtasına bağlayan ve « harekat yönleri » olarak adlandırılan iki dar şerit halindeki iki eklemden oluşan Balkanlardır. Bunlardan biri tam olarak Ankara’dan başlayıp, Asya kıtasına geçiş noktası olan İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını aşarak İstanbul’dan geçen yöndür. 2005’te Gazprom, Türkiye’nin Asya’daki topraklarına ve Ankara’ya kadar varmak için, Karadeniz’i aşan Blue Stream (Mavi Hat) boru hattını hizmete sokmuştur.

Boru hattının başlangıçtaki debisi çok düşük olduğundan (yılda 16 milyar metreküp), Ukrayna’nın yerini alacak şekilde Güney Avrupa’nın gaz kulvarı haline gelmesi mümkün değildi. Daha sonra kendini « Türkiye’nin Putin’i » olarak adlandıracak olan Recep Tayyip Erdoğan, Moskova’dan Avupalı ülkelerin gazlarını AB sınırında yani Türkiye’den satın almaları koşulu armağanını elde etti [1]. Rus gazını, Karadeniz’in altından geçerek Türkiye’nin Avrupa topraklarına doğrudan taşıyacak olan Turkish Stream (Türk Akımı) projesi böyle ortaya çıktı. Türk Akımıyla birlikte, AB üyelerinin %70’i AB’ye üye olmayan bir ülkeden gelen enerjiye bağlı olacaktır. Suriye hava sahasında bir Türk F-16’sı tarafından Rus Su-24 savaş uçağına yönelik gerçekleştirilen saldırıyla birlikte, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler bozuldu ve Türk ekonomisi büyük darbe yedi.

Gazprom’un dünyadaki en büyük ikinci tüketicisi olan Türkiye, Rus gazı teslimatının yerine başkasını koyamayacak durumda ve bu arada Türkiye’nin yıllık ihtiyacı 50 ila 60 milyar metreküp arasında değişmektedir. Rusya’nın müttefiki İran’ın Gazprom’un yerini almaya hiç niyeti yok. Azerbaycan, toplamda16 milyar metreküp gibi sınırlı miktarda gaz sağlayabilmekte ve bunun 10 milyarı Avrupa’ya giderken Türkiye sadece 6 milyarını alabilmektedir. Peki, bu durumdan kim kazançlı çıktı? Almanya yeni nükleer santrallerin yapımını yasaklayan bir siyaset yolunu seçmişken, ülkenin enerji ihtiyacının %70’i Rus gazıyla karşılanacak. Almanya, var olan boru hattına (North Stream) paralel bir başka boru hattının inşaatıyla Rus gazının akışını iki misline çıkarmak üzere Gazprom ile bir anlaşma imzaladı. 2019’dan itibaren Almanya, yalnızca Avrupa’nın motor ülkesi olmaya devam etmeyecek ama enerji sayesinde, Balkanların Batısında (Slovenya, Arnavutluk, Makedonya, Karadağ, Bosna-Hersek, Sırbistan, Hırvatistan ve Slovenya) ve Orta Avrupa’da (Slovakya, Avusturya, Macaristan, Moldavya, Romanya ve Bulgaristan) ekonomik gelişmenin denetimini de eline alacaktır.

Çeviri
Osman Soysal

[1Vladimir Poutin NATO stratejisini tersine çevirdi”, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Nizamettin Karabenk, Réseau Voltaire Sitesi, 8 Aralık 2014.