Andriy Parubiy, NATO’daki dostları tarafından karşılanırken

Fiilen zaten NATO’nun içerisinde olan Ukrayna, şimdi artık bunu resmileştirmek arzusundadır. Kiev’deki parlamento 8 Haziran 2017’de bu hedefe öncelik verilmesini öngören bir yasa tasarısını oy çokluğuyla (25’e karşı 276 oyla) kabul etti. Ukrayna’nın NATO’ya kabul edilmesi sadece biçimsel bir adım olmayacaktır. Rusya, NATO tarafından Kırım’ı gayrimeşru olarak ilhak etmek ve Ukrayna’ya karşı askeri eylemlerde bulunmakla suçlanıyor.

Bunun sonucunda eğer Ukrayna NATO’ya resmen kabul edilirse, İttifakın diğer 29 üyesinin, 5nci maddeye dayanarak, « silahlı güçlerin kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eyleme girişerek saldırıya uğrayan tarafın yardımına koşması » bekleniyor. Bir başka deyimle Rusya’ya karşı savaşa girmeleri gerekecek.

Ukrayna yasalarına NATO’ya girme hedefini sokmanın gururu Parlamento Başkanı Adriy Parubiy’e aittir. Bu şahıs 1991 yılında Adolf Hitler’in Nasyonal-Sosyalist Partisi örnek alınarak oluşturulan Ukrayna Nasyonal-Sosyalist Partisinin kurucusu, 2014 yılında ABD ve NATO komutasında Meydan darbesinde ve Odessa Katliamında kullanılan Neo-Nazi paramiliter oluşumların şefi, Azov Taburu ve diğer Neo-Nazi birimleriyle ülkenin Doğusunda Rus vatandaşı Ukraynalı sivilleri hedef alan ve silahlı güruhlarla Komünist Parti militanlarına acımasızca saldıran, parti merkezlerini talan eden ve tam da Nazi tarzında kitaplar yakan Ulusal Savunma ve Güvenlik Konseyinin Başkanıdır. İşte Ukrayna Parlamento Başkanı (bu paye Nisan 2016’daki demokratik başarıları sayesinde kendisine bahşedilmiştir) kılığıyla 5 Haziran’da Motecitorio’da İtalya Meclis Başkanı Laura Boldrini tarafından kabul edilen Andriy Parubiy bu vasıflara sahip biridir. Meclis Başkanı Boldrini « Ukrayna topraklarının bir bölümüne karşı yürütülen gayrimeşru harekatı İtalya’nın daima kınadığının » altını çizmiştir. Bu açıklamasıyla, Kırım’daki Rusların Donbass’daki Rusların başına geldiği gibi Neo-Nazi taburları ve Kiev’in diğer güçlerinin saldırısına uğramamak için Ukrayna’dan ayrılma ve Rusya ile yeniden birleşme tercihinde bulunduğu gerçeğini görmezden gelerek, Rusya’nın gayrimeşru olarak Kırım’ı ilhak ettiğine dair NATO yorumunu kabul etmiştir.

Samimi görüşme, « siyasi ve idari alanda, iki ülke meclisi arasındaki parlamenter işbirliğini gelecekte güçlendirecek » bir ortak mutabakat metninin imzalanmasıyla sonuçlandı.

Böylece Nazi-Faşizmine karşı direnişin içinden doğan İtalya Cumhuriyeti ile Faşizmin yirmili ve Nazizmin otuzlu yıllarda ortaya çıkmasına neden olan benzer bir durumu Ukrayna’da yaratan bir rejim arasındaki işbirliği pekiştirilmiş oldu. SS Das Reich [1] bölüğünün Nazi simgesi üzerine oturtulan amblemiyle temsil edilen Azov Taburu, bir düzenli askeri birlik haline dönüştürülerek Ulusal Muhafızlar bünyesine katıldı ve Özel Hareket Alayı statüsüne terfi ettirildi.

Dolayısıyla da zırhlı araçlar ve toplarla donatıldı. Düzenli birlikler haline dönüştürülen başka Neo-Nazi oluşumlarla birlikte, NATO’nun diğer eğitim subaylarının yardımıyla, Vicenza’dan Ukrayna’ya nakledilen 173ncü Hava İndirme Tümenine bağlı subaylar tarafından eğitilmektedir.

Kiev Ukrayna’sı, Nazizmin Avrupa’nın kalbinde yeniden doğan « semirtme havuzu » haline gelmiştir. İtalya dahil Avrupa’nın dört bir yanındaki Neo-Naziler Kiev’de toplaşmaktadır. Donbass’ta Ukraynalı Ruslara karşı askeri eylemlerde eğitilip sınandıktan sonra ülkelerine geri getirilmektedirler. NATO’nun artık Gladio [2] saflarını gençleştirmeye ihtiyacı vardır.

Çeviri
Osman Soysal
Kaynak
Il Manifesto (İtalya)

[1Bu bölük, Oradour-sur-Glane Katliamı gibi SS’lerin en ağır suçlarının büyük bölümünü işlemiştir.

[2Gladio, NATO’nun İtalya’daki stay-behind şebekesidir. Geniş anlamıyla bu deyimAtlantik İttifakı içerisindeki tüm stay-behind şebekelerini tanımlamaktadır.