Bütün dünya Donald’ın saçını nasıl boyadığı, karısının ve onun nasıl ayrı odalarda yattıklarını, Beyaz Saray koridorlarında arkasından konuşulanları, New York’taki Trump Tower’de bir kadın Rus avukatıyla buluşan küçük oğlunun vatana nasıl ihanet ettiği ve balkanlık seçimlerinin sonucunu tersine çevirdiğine ilişkin sansasyonel ifşaatlarla Trump hakkında yazılan patlayıcı etkili kitaptan söz ediyor.

Buna karşın hemen hemen hiç kimse gerçekten de patlayıcı içeriğe sahip, kısa süre önce Başkan Donald Trump’ın imzasıyla çıkan kitaptan söz etmiyor: Amerika Birleşik Devletleri’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi.

Çeşitli idari birimlerin güçlü erkleri ve her şeyden önce askerler tarafından yazılmış bir periyodik belgedir söz konusu olan. Obama yönetimi tarafından 2015 yılında yayınlanan öncekiyle karşılaştırıldığında, Trump yönetimininki de özü itibariyle süreklilik içeren unsurlara sahiptir.

« Amerika’yı güvenli, müreffeh ve özgür olması için ilk sıraya koymak » için « küresel anlamda ABD liderliğini uygulama gücü ve iradesine » sahip olunması gerektiği temel kavramı esastır. Aynı kavramı Obama yönetimi de (diğer tüm öncelleri gibi) dile getirmişti: « Amerika, halkının güvenliğini sağlamak için güçlü konumunu sürdürmelidir ». « Ukrayna’ya yönelik bir saldırıdan » ve « Çin’in askeri modernleşme ve Asya’daki artan varlığına dair uyarıdan » söz eden Obama yönetiminin stratejik belgesine göre, Trump yönetiminin belgesi çok daha açık sözlüdür: « Çin ve Rusya, güvenlik ve refahını aşındırmaya kalkışarak Amerika’nın etkinliğine ve çıkarlarına karşı meydan okumaktadır ». Stratejik belgenin yazarları böylece masada kartlarını açmakta ve ABD için asıl tehlikenin ne olduğunu ortaya koymaktadırlar: başta Çin ve Rusya olmak üzere, yeni devletsel ve toplumsal oluşumların ortaya çıkması karşısında giderek artan ekonomik üstünlüğünü yitirme riski. Gerçekten de bu devletler, ABD’ye değeri ABD’nin gerçek ekonomik kapasitesine göre değil ama küresel döviz olarak kullanılmalarına göre belirlenen dolarları basarak egemen rolünü sürdürme imkanı veren, doların tahakkümünü azaltmaya yönelik önlemler uygulama kararları almaktadırlar.

« Çin ve Rusya –diye altını çiziyor stratejik belge– ABD değer ve çıkarlarına karşıt bir dünya kurmak istemektedirler. Çin, devlet yönetimindeki ekonomik modelini yayarak Pasifik bölgesinde ABD’nin yerini alma arayışı içerisindedir. Rusya yeniden süper güç statüsünü kazanmayı ve sınırları yakınlarında nüfuz alanları oluşturmaya kalkışmaktadır ». Bunu gerçek bir savaş ilanı izlemektedir: « Dünyanın bölgelerinin tek bir süper gücün egemenliği altına girmemesini sağlamak için ulusal gücümüzün bütün araçlarını kullanarak savaşacağız », yani hepsinin ABD’nin tahakkümü altına girmesi için elimizden geleni yapacağız. Bu « bütün araçlar » arasında tabi ki ABD’nin herkesten üstün olduğu askeri alan da dahildir. Obama yönetiminin stratejik belgesinin de altını çizdiği gibi, « insanlık tarihinde benzeri görülmemiş güce, teknolojiye ve jeostratejik menzile sahip bir askeri güce sahibiz; elimizde en güçlü küresel ittifak olan NATO vardır ».

Trump tarafından imzalanan Amerika Birleşik Devletleri’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi, « Rus saldırganlığı »na karşı Doğu cephelerini güçlendirme ve GSYİH’larının en az % 2’sini askeri harcamalara ve % 20’sini ise yeni güç ve silah sahibi olmaya ayırmaya çağrılan İtalya ve diğer NATO ülkelerini de bağlamaktadır.

Avrupa savaşa doğru yol alıyor ama seçim teması olmadığından dolayı olacak bundan televizyondaki tartışma programlarında hiç söz edilmiyor.

Başkan Trump’ın metninin daha ayrıntılı bir analizi için okuyunuz: « Donald Trump’ın NSS’si », yazan Thierry Meyssan, Tercüme Osman Soysal, Voltaire İletişim Ağı, 29 Aralık 2017

Çeviri
Osman Soysal
Kaynak
Il Manifesto (İtalya)