Virginia Norfolk’taki dünyanın en büyük deniz üssünden yola çıkan USS Harry S. Truman uçak gemisi, taarruz grubuyla birlikte Akdeniz’e giriş yaptı.

Grup, Normandy adlı güdümlü füze kruvazörü ve Arleigh Burke, Bulkeley, Forrest Sherman ve Farragut, ve ayrıca Jason Dunham ve The Sullivans adlı güdümlü füze destroyerlerinden oluşmaktadır. Truman taarruz grubuna Almanya’nın Hessen adlı fırkateyni de eşlik ediyor.

8 000’den fazla personele sahip filo devasa bir ateş gücüne sahip. Truman –iki nükleer reaktörlü, 300 metreyi aşan uzunluğa sahip süper uçak gemisi–, arka arkaya dalgalar halinde olmak üzere 90 avcı uçağı ve helikopteri saldırıya geçirebilmektedir. Daha önce Akdeniz’de bulunan 4 avcı destroyerin ve çok sayıda denizaltının da içerisinde bulunduğu Taarruz grubu 1 000’den fazla seyir füzesini fırlatabilecek güçtedir.

Böylece, ana karargahı Napoli-Capodichino ve Gaeta’daki Altıncı Filo Üssünde bulunan, aynı zamanda Lago Patria’daki (Napoli) ortak müttefik gücüne de komuta eden aynı Amiralin (halen James Foggo) emirleri altındaki ABD’nin Avrupa ve Afrika deniz kuvvetleri gücünü epeyce arttırmış oluyor.

Bu durum, Avrupa’daki müttefik yüksek komutanın görevini üstlenen aynı generalin (halen Curtis Scaparotti) emirleri altında bulunan Avrupa’daki ABD güçlerinin genel olarak gücünün arttırılması sürecinin devamıdır.

Scaparotti, kongreye yaptığı bir sunumda bu güç artışının gerekçelerini açıklıyor. Yaptığı sunum gerçek bir savaş senaryosu: Rusya’yı « küresel düzeni değiştirmek, NATO’yu etkisiz kılmak ve ABD’nin dünya liderliğini mayınlamak amacıyla bir istikrarsızlaştırma kampanyası » yürütmekle suçluyor. Avrupa’da « Kırım’ın Rusya tarafından gayrimeşru bir şekilde ilhakı ve Doğu Ukrayna’nın istikrarsızlaştırılması » sonrasında ABD, NATO üyesi Avrupa ülkelerinde 60 000’den fazla asker konuşlandırmış ve bu konuşlandırmayı bir zırhlı tugay ve bir muhrip hava tugayıyla destekleyerek başka zırhlı tugayların sevki için önceden konumlandırılmış silah depoları oluşturmuştur. Aynı zamanda Karadeniz’deki savaş gemilerinin sayısını iki katına çıkarmıştır.

ABD Avrupa’daki gücünü arttırmak için, beş yılda 16 milyar dolardan fazlasını harcamış ve eşzamanlı olarak NATO’nun Rusya’ya karşı konuşlanışını güçlendirmek üzere Avrupalı müttefiklerini kendi askeri harcamalarını da üç yılda 46 milyar dolar kadar arttırmaya itmiştir.

Bunlar, 2014 yılında Maïdan darbesi ve Ukrayna’daki Ruslara karşı arka arkaya yapılan saldırılarla Washington tarafından yürütülmeye başlanan strateji kapsamındadır: ABD’nin müttefikleri üzerindeki nüfuzunu arttırmak ve Avrasya işbirliğine engel olmak için Avrupa’yı yeni bir Soğuk Savaşın ön cephe hattına dönüştürmek.

NATO Dışişleri Bakanları 27 Nisan’da, Bosna-Hersek, Makedonya, Gürcistan ve Ukrayna’nın üyeliğiyle Rusya’ya karşı NATO’nun Doğu’daki bir sonraki yayılmasını hazırlayarak bu konudaki mutabakatlarını bir kez daha teyit ettiler.

Bu strateji kamuoyunun buna uygun olarak hazırlanmasını gerektiriyor. Scaparotti bu amaçla Rusya’yı İtalya da dahil olmak üzere « siyasi kışkırtma yöntemini kullanmak, dezenformasyon yapmak ve demokratik kurumları mayınlamak » ile suçlamaktadır. Ardından « ABD ve NATO’nun doğruları söyleyen ve şeffaf bir bilgilendirmeyi kullanarak Rus dezenformasyonuyla mücadele ettiğini » duyurmaktadır. Onların dümen suyundaki Avrupa Komisyonu ise, Rusya’yı « savaş stratejisinde dezenformasyonu » kullanmakla suçlayarak, fake news’lara karşı bir dizi önlem alınacağını duyurmaktadır.

NATO ve AB, Akdeniz’deki ABD filosunun « savaş stratejisi » kapsamında Rusya tarafından yayılan bir fake news olduğu hükmünü vererek burada yayınladıklarımızı sansürlerse buna hiç şaşırmamalıyız.

Çeviri
Osman Soysal
Kaynak
Il Manifesto (İtalya)