NATO ve Helsinki zirveleri sonrasında Rusya ve ABD, Suriye’deki Batılı personelin tahliyesi ve yurtdışındaki Suriyeli sığınmacıların ülkeye geri dönmesi konusunda mutabık kaldılar.

Vladimir Putin ve Donald Trump, Suriyeli mültecilerin çok azının Suriye Arap Cumhuriyetinden kaçtığını (50 000’den az), ama çoğunun çarpışmalardan ve yıkımdan kaçtığı (2 milyondan fazla) değerlendirmesi konusunda anlaştılar.

Öte yandan üçüncü bir kategori de bulunmaktadır: ülkenin Kuzey bölgesinde yaşayan çok sayıda kişi Türkiye’nin önerisiyle bu ülkeye sığındı. NATO karşısında « rejimin » yıkılması kesin gibi görünürken, Ankara eğer buraya birkaç ayığına sığınmayı arzu ederlerse onların Türkiye’de misafir edilecekleri sözünü vermişti. ABD ve Rus devlet başkanları NATO tarafından ülkeyi kana boğmak için yürütülen savaştan kaynaklanan bu nedeni görmezden gelmeyi tercih ettiler [1].

Sığınmacıların büyük bölümü komşu ülkelere dağılmış durumdadır (İsrail hariç): Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan ve Türkiye.

Geri dönüş sırasında oluşabilecek sorunları çözmek üzere her bir ülke ile komisyonlar oluşturulması düşünülüyor. Tüm komisyonlarda Moskova, Washington ve Şam’dan temsilciler yer alacaktır.

Halen sadece insani amaçlarla geri dönüşün söz konusu olduğu ve bu komisyonların diplomatik ilişkilerin normale dönmesi anlamına gelmediğinin altı çiziliyor. Öte yandan normalleşme de devam etmektedir.

İlk aşamada Lübnan’dan 890 000, Türkiye’den 300 000, Ürdün’den 150 000 ve Mısır ve Irak’tan 100 000 Suriyelinin ülkelerine geri dönmesi planlanıyor.

Bu geri dönüşün, eğer gerçekleşirse, Suriye’ye karşı yürütülen savaşa ilişkin Batılıların anlatımının tamamını boşa çıkaracağının altını çizmemiz gerekiyor.

Çeviri
Osman Soysal

[1« La fausse « crise des réfugiés » », « Avrupa Birliği Suriyeli mültecileri nasıl yönlendiriyor ? », yazan Thierry Meyssan, Voltaire İletişim Ağı, 7 septembre 2015 et 2 Mayıs 2016.