Ahmet Davutoğlu, Yaşar Güler, Hakan Fidan ve Feridun Sinirlioğlu

27 Mart 2014, Türkiye Milli Güvenlik toplantısından alıntılanan ses kayıtları Internet’e düştü. YouTube, hükümet tarafından ülke çapında derhal kapatıldı.

Bu ses kayıtlarına göre Recep Tayyip Erdoğan hükümeti, Irak ve Şam İslam Devleti (İŞİD) tarafından sahte bir bayrak altında Suriye’deki Süleyman Şah türbesine karşı yürütülecek bir saldırıyla, Türk ordusunun Suriye’ye müdahalesini haklı çıkarmayı planlıyordu.

Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu 1. Osman’ın büyükbabası olan Süleyman Şah Halep’te gömülü idi. Kabri 1973 yılında taşınmış, ancak Suriye’de Türkiye’nin sınırötesi bir yerleşim birimi olarak kalmıştır.

20 Mart 2014, İŞİD Suriye’ye konuşlandırılmış Türk özel güvenlik kuvvetlerinin geri çekilmesi çağrısında bulunmuş, cevap bulmaması halinde Süleyman Şah türbesini yıkma tehdidinde bulunmuştur.

Komplocuları karşı karşıya getiren sorun, İŞİD’in aylar öncesinde türbeyi işgal etmesine rağmen Ankara’dan herhangi bir tepkinin gelmemiş olmasıdır. Bahane başlı başına bir yeterliliğe sahip, bu nedenle ihtiyaca göre şekillenebilir gibi görünüyor.

İşte ses kayıtlarının transkriptleri:

Birinci bölüm

Ahmet Davutoğlu: Başbakan, ‘’Bu (Süleyman Şah’a saldırı) bir imkan gibi değerlendirilmeli bu konjonktürde’’ dedi.

Hakan Fidan: Gerekirse Suriye’ye 4 adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırıp savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah türbesine de saldırtırız.

Feridun Sinirlioğlu: Ulusal güvenliğimiz son derece pespaye, ucuz bir iç politika malzemesi haline geldi.

Yaşar Güler: Direk savaş sebebi. Yani yapacağımız iş, direk savaş sebebi.

Ahmet Davutoğlu: Yani, ben şimdi diğer şey yarım kaldı tam anlayamadım. Dışişleri Bakanlığımızın yapması gereken ne? Yok, şey için söylemiyorum. Bizim yapacağımız başka şeyler var. Eğer buna karar verirsek, bizim bugün Birleşmiş Milletlere, Suriye rejiminin İstanbul konsolosluğuna herhangi bir şey gerekirse bir bildirimde bulunmamız gerekiyor, değil mi?

Feridun Sinirlioğlu: Yalnız orada tabi harekata karar verirsek, sürpriz etkisi olması lazım, yani böyle birşey yapacaksak. Ne yapacağımızı bilmiyorum da, yani neye karar verirsek verelim önceden haber vererek yapmamız doğru olmaz.

Ahmet Davutoğlu: Yav tamam da, yani onun bir hazırlığını yapmak lazım.. yani onun bir hazırlığını yapmak lazım. Uluslararası hukuk bağlamında açığa düşmememiz için, ben şey konusunda içeride tam Cumhurbaşkanıyla konuşurken aklıma geldi, şimdi siz hani tank grupları takdim edildi, bizim Türk tankı girdiğinde zaten girmiş olmayacak mıyız?

Yaşar Güler: Girmiş oluruz.

Ahmet Davutoğlu: Yani şimdi, uçakla girmekle tankla girmek arasında…

Yaşar Güler: Suriye başkonsolosluğuna şu belki söylenebilir, yani İŞİD şu anda rejim ile beraber çalışıyor zaten. İŞİD şu anda rejim ile beraber çalışıyor, yani oradaki bir Türk toprağıdır. Oraya kesinlikle…

Ahmet Davutoğlu: Ama söyledik. Daha önce biz bu konuda çok nota verdik.

Yaşar Güler: Suriye’ye?

Ahmet Davutoğlu: tabi.

Feridun Sinirlioğlu: tabi tabi.

Ahmet Davutoğlu: Kaç sefer nota verdik. Yani, onun için ben açıkçası Genelkurmay Başkanımızın bizim bakanlıktan beklentisini bilmek isterim.

Yaşar Güler: Belki bunu, bunu kast etmiştir, ben bilmiyorum, Hakan Bey ile konuşmuş.

Hakan Fidan: Yani bu kısmını söyledi de daha sonra detayına girmedik. Ben toparlayayım yani…

Yaşar Güler: Belki bunu kastediyordur, yani Suriye’ye bir nota filan…

Hakan Fidan: Bence koordine görevi Dış işlerinindir.

Ahmet Davutoğlu: Hayır yani, koordine, iç savaş, belli bir diplomasiyi bir çevreyi koordine ederim ama bir askeri zaferi …

Feridun Sinirlioğlu: Ben orada da söyledim. Şimdi durum farklılaştı. Bir kere IŞİD’e dönük harekatın uluslararası hukuk zemini var. Bunu El-Kaide diye tanımlayacağız ve El-Kaide çerçevesinde orada ‚373‘ falan var…, yani hayır orada bir sıkıntı yok. Ayrıca hele şimdi iş Süleyman Şah türbesine gelince zaten ülke toprağını savunma söz konusu, yani orada…

Yaşar Güler: Bizim o konuda bir sıkıntımız yok.

Hakan Fidan: O olduğu andan itibaren içeride birçok bomba patlar. Sınır kontrol altında değil.

Feridun Sinirlioğlu: Yine içerde bomba momba, tabi tabi onları yapacaklar... Ama 3 sene önce konuşmamızı hatırlıyorum.

Yaşar Güler: Sayın Bakanım, şurada ilk öncelikle ivedi olarak Hakan Beyin desteklenip silah ve mühimmatı muhaliflere ulaştırmasını sağlamamız lazım. Sayın Bakanla konuşmanız lazım. İçişleri Bakanımız ve Savunma Bakanımızla. Oturup bunu konuşması lazım, bir yere getirmeniz lazım sayın Bakanım.

Ahmet Davutoğlu: Kuzey Irak’ta bir tehdit varken nasıl biz özel kuvvetleri devreye sokabildik? Orada da sokmalıydık! Yani oradaki adamları eğitmeliydik, adamları göndermeliydik. Yani neyse bunu biz yapamayız ki, ben diplomaside ne ise onu…

Feridun Sinirlioğlu: Ben o zaman söyledim, o tankları nasıl soktuk paşam ya, Allah aşkına? Siz vardınız o zaman.

Yaşar Güler: Hangi? Bizim şeyleri mi?

Feridun Sinirlioğlu: Tabi yaa.. Irak’a tankları nasıl soktuk? Nasıl soktuk?! Özel kuvvetleri nasıl soktuk taburlarına?? Ben vardım işin içinde yaa..

Yaşar Güler: Hâla özel kuvvet birlikleri var içeride.

Feridun Sinirlioğlu: Ne hükümet kararı, hiçbir şey yoktu… bir emirle soktuk. Gayet açık olarak söyleyeyim!

Yaşar Güler: Yani, ben size katılıyorum, bir defa, yani onu tartışmıyoruz da... Ben Suriye’nin şu anda yapabileceği farklı şeyler var.

Ahmet Davutoğlu: Sayın Paşam. Biz zaten adamların kapasitesini bildiğimiz için, biz girmeyelim diyoruz.

Yaşar Güler: Şimdi bakın efendim. Makina Kimya Endüstrisi bizim sayın Bakanın emrinde değil mi efendim? Efendim, yani şu anda parayla Katar mühimmat arıyor. Peşin para üretsin versinler. Sayın Bakanın emrinde...

Ahmet Davutoğlu: İşte burada entegre hareket edemiyoruz yani, koordine olamıyoruz.

Yaşar Güler: O zaman sayın Genelkurmay Başkanı ile sayın Bakanı aynı anda çağırsın sayın Başbakanımız, yanında konuşsun efendim.

Ahmet Davutoğlu: Onun için Feridun Bey‘le biz yalvardık Başbakana neredeyse, beraber bir toplanalım bu işin gidişi kötü diye…

Yaşar Güler: Bir de kalabalık olmasın sayın Bakanım. Yani Zatı aliniz olsun, sayın Savunma Bakanı, İçişleri Bakanımız bir de Genelkurmay Başkanımız, dördünüz oturun… Bu kadar. Kimseye ihtiyaç yok. Çünkü oradaki ihtiyaç sayın Bakanım, silah ve mühimmat. Silah da değil, mühimmat. Biraz önce konuştuk yani biz şimdi efendim, diyelim ki 1000 kişilik bir ordu kuruyoruz diyelim orada. Biz bunun asgari 6 aylık mühimmatını burada depolamadan, bu adamları oradaki muharebeye sokarsak sayın Bakanım, iki ay sonra bu adamlar bize döner.

Ahmet Davutoğlu: Döndüler zaten şimdi.

Yaşar Güler: Döner, sayın bakanım.

Ahmet Davutoğlu: Şeyden döndüler. Neydi o?

Yaşar Güler: Evet.

Ahmet Davutoğlu: Çobanbey‘den döndüler.

Yaşar Güler: Evet, efendim. Bu yani şu anda sadece Hakan Beyin sırtına kalmış bir konu olmuş yani. Olacak iş değil. Yani anlayamıyoruz biz yani. Neden?

Ahmet Davutoğlu: O akşam hepimiz bir şeyde mutabık kalmıştık. Ben de tamam işler düzene giriyor şu işler. Bizim bu zaaflarımızı…

Feridun Sinirlioğlu: Ertesi gün biz o MGK kararını yazdık. Sonra paşamla konuşup…

Ahmet Davutoğlu: Bizim bu zaafımızı o kadar iyi takip ediyor ki diğer güçler de. Askeri gereklilikle ben burayı elde edeceğim dersin. Orada bunların bulunması risk unsuru dersin. Geri çekersin. Elde edersin. Orayı sağlamlaştırırsın. Askerini tekrar gönderirsin.

Yaşar Güler: Kesinlikle sayın Bakanım. Yani kesinlikle haklısınız.

Ahmet Davutoğlu: Değil mi? Ben böyle anlarım. Ama tahliye ettiğiniz anda bu bir askeri gereklilik değil bu bir, başka bir şey.

Feridun Sinirlioğlu: Küresel ve bölgesel jeopolitik‘te ciddi kaymalar var. Şimdi bu daha başka yerlere de yayılabilir. Bugün siz söylediniz, başkaları da destek oldu, destekledik, sizin bakanlığınız, konuşmada... Şimdi farklı bir oyuna doğru gidiyoruz. Bunları da görmemiz lazım. Şimdi bu İŞİD’ler MIŞİD’ler, bu gibi şey ne idüğü belirsiz yapılar manipülasyona, kullanılmaya son derece açık yapılar. Bunlardan oluşan bir alana komşu olmak bizim için fevkalade hayati bir güvenlik riski yaratır. Ve bu içerideki, işte PKK’ya karşı da biz Kuzey Irak’a girdiğimizde onların da buraları patlatma ihtimali hep vardı zaten, yani. Bu riskleri eğer biz iyi düşünüp somut ama, ama şimdi, tabi paşamız da dedi yani…

Yaşar Güler: Sayın Bakanım. Yani şimdi biraz önce Zatı aliniz içerideyken onu konuştuk, açık açık. Yani bu silahlı kuvvetler her dönemde sizlere lazım olan bir tool.

Ahmet Davutoğlu: Tabi. Sizin gıyabınızda da hep Başbakan her yerde konuştuğumuzda ben bir de akademisyen şeyiyle söylüyorum hard power olmadan bu topraklarda durulmaz. Ama hard power desteksiz soft power olmaz.

Yaşar Güler: Efendim…

Feridun Sinirlioğlu: Ulusal güvenlik politize edildi. Yani şu anda Türk tarihinde, ben böyle bir şey hatırlamıyorum. İç politika tartışması konusu haline geldi. Artık tamamen ülke topraklarını, sınır güvenliğimizi, işte oradaki egemen toprağımızı falan savunmakla ilgili tamamen ulusal güvenliğimizle ilgili yaptığımız konuşmalar son derece pespaye, bir ucuz iç politika malzemesi haline geldi.

Yaşar Güler: Aynen bu durumda.

Feridun Sinirlioğlu: Hiç daha önce böyle birşey olmadı. Maalesef yani..

Yaşar Güler: Yani ülke güvenliğinin bu kadar zirvede olduğu bir noktada bir tane muhalefet partisi efendim size destek oluyor mu? Peki böyle bir ulusal güvenlik düşüncesi olabilir mi sayın Bakanım?

Feridun Sinirlioğlu: Hiç yani, ben böyle bir dönem hatırlamıyorum.

İkinci bölüm

Yaşar Güler: Yani biz hangi konuda birarada olabileceğiz? Yani böyle bir ulusal güvenlik olmadığımız halde hangi konuda beraber olabileceğiz? Hiç!

Ahmet Davutoğlu: 2012 yıl, 2011′de yapmadık. 2012 yazında bile cesur kararlar almış olsaydık…

Feridun Sinirlioğlu: 2012′de en zayıf noktadaydılar (Suriye yönetimi kastediliyor).

Ahmet Davutoğlu: …çok geri dönülmüştü içerde, Libya gibiydi yani. İçerde o iniyor, bu gidiyor, bu gidiyor falan, ama bizi ilgilendirmiyor. Ama bazı şeyler…

Yaşar Güler: Fakat, sayın Bakanım yani bir yanlışlık olmasın, yani 2011′de de bizim ihtiyacımız silah ve mühimmattı. 2012′de, 13′te, bugün de aynı… gene aynı noktadayız. Yani bunu… bunu mutlak surette bulup, burayı da kurtarmamız lazım.

Ahmet Davutoğlu: Ama… Orası, o kadar çok silah ve mühimmat gerekli ki. İnsan unsurunu biz orada düzene sokamadığımız için…

Hakan Fidan: 2000′e yakın tır, malzeme gönderdik biz oraya.

Yaşar Güler: Bence orada silaha ihtiyaç yok. Benim şahsi görüşüm. Mühimmata ihtiyaç var.

Ahmet Davutoğlu: En önemlisi burada öyle birşey var, onları ordu üzerinden koyamayız…

Yaşar Güler: Sayın Bakanım, biz, Hakan Bey burada, biz bir tane General verelim dedik. Hakan Bey burada, sağolsun, o zaten kendisi başta istedi. Biz verelim dedik, Generali belirledik, General gitti.

Feridun Sinirlioğlu: Pratik olmak gerekirse Savunma Bakanımızın derhal bu millet için gerekli imzayı atması lazım. Tekarar Başbakanımızın çok açık bir şekilde bu talimatı vermesi lazım.

Ahmet Davutoğlu: Esas beni şu gece…

Yaşar Güler: Bu gece efendim, hiçbir sorunumuz yok.

Feridun Sinirlioğlu: Bu gece harekat emri verilmiş zaten.

Yaşar Güler: Efendim biz harekat yıldırım mesajı yayınladık. Hakan Bey kendisi biliyordur belki.

Ahmet Davutoğlu: Hakan, şey, tank göndermeye kalksak orada bunun şeyi, komplikasyonları nedir?

Hakan Fidan: Şimdi koordinasyon olmadan güç dengelerini göze aldığımız zaman…

Yaşar Güler: Zaten biz onun için MİT’in koordinesini istiyoruz sayın Bakanım.

Hakan Fidan: …silahlı insan varlığı ve kapasiteleri ile olmaz.

Yaşar Güler: Yani biz onun için başından beri MİT’in koordinasyonunu şart koşuyoruz sayın Bakanım. Yani sizin bu gece endişe edeceğiniz bir durum yok sayın Bakanım. Bu gece de yok, sonra da yok. Ama, bizim uzun vadede çözmemiz gereken iş var sayın Bakanım.

Ahmet Davutoğlu: Şeyi, ben opsiyonel düşünüyorum da, adamları ikna edemedik… Biz tank sokma, içeriye tahkim edeceğiz. O andan itibaren biz bir savaş halini…

Yaşar Güler: Efendim, bana göre…

Ahmet Davutoğlu: …göz önüne almak ve onu yapmakla savaşa girmek arasında harekat, işte harekat yapıyoruz.

Yaşar Güler: Direk savaş sebebi. Yani yapacağımız iş direk savaş sebebi. Onu düzelten bir…

Feridun Sinirlioğlu: Suriye ile bir savaş sebebi değil.

Yaşar Güler: Hayır adamlarla… Ama… benim şahsi görüşüm…

Hakan Fidan: Ama ben şimdi şuna geliyorum; şimdi biz iki iki daha 4 eder biliyoruz. Şimdi eğer biz orada, yani oradaki şeyin bizim için bir anlamı, yani stratejik manada yok, imaj vesaire var da… Şimdi biz eğer savaşa gireceksek bunu biz baştan planlayalım ve girelim, yani şimdi benim…

Yaşar Güler: Biz zaten başından beri bunu söylüyoruz.

Hakan Fidan: … yani şimdi benim kabul edemediğim şey şu; burada ben almıyım, yani biz silah kullanma, yani Süleyman Şah gibi bir türbe için silah kullanmayı şeye alıyoruz, yani vatan toprağının işte ne kadar, bu oda kadar yaklaşık 10 dönümlük bir yer için silah kullanmayı göz önüne alıyoruz, oradaki 22-28 tane askerimizin şeyi için, yahu kaç bin kilometre vatan toprağı var sınırda, kaç milyon insanın hayatı için almıyoruz. Bakın bu mantık değil, onu söyleyim. Eğer biz silah kullanacaksak, baştan bunu yapalım. Bu adamlar tehditse…

Feridun Sinirlioğlu: Şimdi bir gerekçesi var onun…

Hakan Fidan: Yok şimdi bunu gerekçe olarak kullanmak ayrı, o ayrı… o ayrı…

Yaşar Güler: Şimdi Dışişlerimiz hiçbir zaman diğerine bir gerekçe bulamaz... Buna bulur ama!

Hakan Fidan: Yav bakın ben size bir şey söyleyeyim.

Ahmet Davutoğlu: Laf aramızda Başbakan da telefonda bu (Süleyman Şah türbesine saldırı) bu gerektiğinde bir imkan gibi değerlendirilmeli bu konjektürde, dedi.

Hakan Fidan: Şimdi bakın, bakın, komutanım şimdi biz gerekçeyse… gerekçeyi, ben öbür tarafa 4 adam gönderirim, 8 tane boş alana füze de attırırım. Problem değil o, gerekçe üretilir. Olay, böyle bir iradenin ortaya konması. Biz savaş idaresi ortaya koyuyoruz, her zaman yaptığımız şeyi, akıl yürütme hatasına düşüyoruz.

Feridun Sinirlioğlu: Şimdi ben size şunu söyleyeyim, 10 dönümlük bir arazi. 10 dönümlük bir yurt toprağı uluslararası hukukta çok sağlam bir gerekçe ayrıca mesşruiyeti açısından da böyle, harekatın IŞİD’e karşı bir harekatı yapıyor olmak, bütün dünya arkamızda olur. Bir kere, onda hiç tereddütünüz olmasın.

Yaşar Güler: Hayır hiçbir tereddütümüz yok.

Feridun Sinirlioğlu: Hayır ben hepimize söylüyorum, size demiyorum.

Yaşar Güler: Bizim bir tereddütümüz yok.

Feridun Sinirlioğlu: Hepimize söylüyorum… Yani o konuda hani…

Yaşar Güler: Yani biz oradaki kuvvetler 1 senedir hazır bekliyor sayın Bakanım. Yani bu dün aldığımız bir tedbir değil, 1 yıldır orda adamlar.

Hakan Fidan: Biz niye illa Süleyman Şah’ı bekliyoruz yani, ben onu anlamadım.

Ahmet Davutoğlu: Biz şeyi olarak, diplomatik olarak ta yapılabilecek her şeyi yaptık.

Feridun Sinirlioğlu: Gerekçe lazım, sağlam gerekçe.

Hakan Fidan: Efendim gerekçe üretirim yaa, gerekçe problem değil.

Feridun Sinirlioğlu: Gerekçe üretmek başka da, ortada çok sağlam gerekçe lazım.

Hakan Fidan: Gerekirse orayı da (Süleyman Şah Türbesi) biz saldırı düzenleriz oraya da, biz saldırttırız yani, şey yaptırırız. Yani ben şeyi anlamaya çalışıyorum.

Feridun Sinirlioğlu: Bunları yaptık ya, bunlar yapılır tabii gerekirse her şeyi de yaptırtırız da yani…

Hakan Fidan: Yani bu kadar şeyi kullanmaya biz hazırsak, yerinde ve zamanında amacını biz belirleyerek yapalım biz.

Ahmet Davutoğlu: Hakan, yani dediğin kadar kastettiğin bir strateji eksikliği, dolayısıyla bir gerekçe üretmek şeyiyse doğru haklısın. Yav şu adamlara karşı…

Görevli: Efendim şey olmadan…

Ahmet Davutoğlu: Oraya geçeceğiz, tamam bak alın geliyorum. Bir daha Amerikan Dışişleri Bakanına, eee sert bir tedbir alalım diyemezsiniz.

Hakan Fidan: Şimdi hocam bakın benim dediğim şu…

Ahmet Davutoğlu: Adam der ki, sen kendi toprağını bile savunmadın, efendim biz çoğu kere dostane görüştük aramızda, çoğu zaman Kerry bana aynen şunu söyledi “peki siz kararınızı verdiniz mi” dedi, bu vurma ve şey yapma…

Yaşar Güler: Efendim biz verdik yüz kere verdik, Amerikayla..

Feridun Sinirlioğlu: Şimdi bakın 3 gün önce, geçen gün şey olmuş, Genelkurmay’dan bu şey geldi kriz koordinasyon toplantısı yapmışlar…

Yaşar Güler: Evet..

Feridun Sinirlioğlu: İlk defa ben görüyorum onu, Amerikalılar…

Yaşar Güler: Hayır devamlı yapıyoruz onu!

Feridun Sinirlioğlu: Hayır hayır, Amerikalılar bu toplantıda No Fly Zone planlarını dağıtmışlar. İlk defa bu toplantıda… Senin haberin var mı?

Hakan Fidan: Şimdi benim eee, yani altını çizdiğim rapor hocam, şimdi bu kadar ciddi bir kararı biz böyle bir nedenden dolayı vereceksek, Süleyman Şah Türbesi’nden dolayı bu kadar böyle bir kararı vermeye hazırsak…

Feridun Sinirlioğlu: Değil, sadece Süleyman Şah değil.

Hakan Fidan: Yav ben birşey söylüyorum, şimdi biz bunu vermeye hazırsak, biz şu ana kadar çoktan bu kararı zaten vermiş olmalıydık. Elimizdeki tehdit ve menfaatlerden dolayı, benim anlatmak istediğim bu. Yani devlet olarak bizim acziyet, stratejik kararı…

Ahmet Davutoğlu: Evet o kararı çok daha küçük ölçekte verseydik, bugün bu tercihle karşı karşıya kalmazdık.

Yaşar Güler: Hayır, bir dakika… bu kararı verdik!

Hakan Fidan: Uygulanmadı.

Yaşar Güler: Kararı uygulayamıyoruz, yani çeşitli nedenlerle felç olmuş vaziyetteyiz, yani sıkıntımız o anlamda sayın Bakanım. Devletin enstrümanları çalışmıyor şu anda.

Ahmet Davutoğlu: Ben şunu anlamam, çok açık söyleyeyim, ben kendi kararıma bakarım, aldığım devlet terbiyesi gereği. Siz şunu kabul eder misiniz; Dışişleri Bakanlığı’nda, efendim birtakım iç siyasi tartışmalar yüzünden işler aksıyor. Şimdi böyle bir şey meşru bir şey olmaz ki. Herkes üzerine düşeni kararlı bir şekilde sürdürecek. Dese ki, sayın Bakanım beni götürebilirler, herkesi götürüyorlar dese bir büyükelçi. Tamam kardeşim, sen emekliye ayrıl yerine bu işi yapacak adam getiririz, demez miyiz? Yani böyle bakılır olaya. Yani, Demokrasi de böyle işler…

Yaşar Güler: Sayın Bakanım…

Ahmet Davutoğlu: Yani… Demokrasi de böyle işler…

Yaşar Güler: Çok haklısınız.

Ahmet Davutoğlu: Şu anda devlet düzgün karar alabilen bir kaç birimin ve bir kaç kişinin üzerinde yürüyor ben bunu, bu şeyi…

Yaşar Güler: Kesinlikle efendim, kesinlikle!

Ahmet Davutoğlu: Ama peki biz bundan cayacak mıyız?

Yaşar Güler: Hayır caymayacağız, sayın Bakanım caymayacağız!

Ahmet Davutoğlu: Neyse peki öbür tarafa geçelim…

Çeviri
Ayhan Aslan