Genel Sekreter Cumhurbaşkanı Bronislaw Komorowski’yle görüşme yapmak üzere Polonya’ya gitti. Ukrayna Dış İşleri Bakanı Pavlo Klimkine Brüksel’de ağırladı. Daha sonra Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmek üzere Türkiye’ye gitti: NATO Genel Sekreteri Norveçli Jens Stoltenberg görevine iyi bir başlangıç yapmış olmasa gerek. Norveç İşçi Partisi eski Genel Başkanı ve “kırmızı–yeşil” ittifakın destek verdiği hükümetin Başbakanı, böylece saygın bir konum kazandı. Resmi biyografisinde, Başbakanlık yaptığı 2005-2013 döneminde, NATO üyesi ülkeler arasında kişi başına en yüksek askeri harcaması olan ülkenin Norveç olduğunu okuyabiliyoruz.

NATO’nun askeri alanda daha fazla dinamik olması için enerjik bir Genel Sekreter lazımdı. Jeans Stoltentberg, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) askeri güçlerinin de katılımıyla NATO’un 2014 yılı Anaconda tatbikatının yapıldığı Polonya’da bulunduğu sırada “NATO güçleri size koruma sağlamak üzere burada bulunuyor” şeklinde değerlendirme yaptı. Ukrayna’da meydana gelen krizin başından itibaren müttefik ülkeleri temsilen “NATO güçlerinin bölgede bulunduğunu, Hava, Kara ve Deniz askeri varlığının” devam etmekte olduğunu da hatırlattı. Burada amaçlanan hedef, Lituanya Savunma Bakanı Raimonds Vejonis tanımlamasına göre, bütün Avrupa ülkelerine potansiyel bir tehdit teşkil eden saldırgan ülke sıfatıyla “Rusya’ya güçlü bir sinyal göndermek”.

Polonya Cumhurbaşkanı Komorowski Varşova’da düzenlenen bir basın konferansı sırasında NATO Genel Sekreterine hitaben Avrupa’da “Füze Kalkanı” inşaatının hızlandırılmasını talep etti. “Polonya yönetimi olarak “Füze Kalkanı” sistemimizde 33,6 milyar EURO maliyetle ABD’nin sahip olduğu yeni teknolojiyle güçlendirme yapılacağı konusunda kararlıyız” diye açıklama yaptı. Genel Sekreter Stoltberg, bu kararlılık açıklamasından dolayı, Polonya Cumhurbaşkanını tebrik etti. Aynı zamanda, aralarında İtalya’nın da bulunduğu, formel olarak nükleer cinsinde olmayan, ancak, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşmasına katılan, İttifak Örgütüne bütün üye ülkelerin katılımıyla birlikte, NATO’nun nükleer politikası konusunda bir Sempozyum da Polonya’da düzenlendi. NATO, Galler ülkesinde yapılan son Zirve deklarasyonunda şöyle bir açıklama yaptı: “Füze kalkanıyla savunma sistemi, nükleer silahların yerini almaz, ancak, rolünü entegre eder. Nükleer silahlar kullanımda olduğu sürece, NATO’da nükleer bir ittifak örgütü olarak kalacak”. İngiltere ve Fransa güçleriyle de entegre edilen, Obama yönetiminin güç takviye etmekte olduğu ABD stratejik güçleri “İttifak üyelerinin güvenlik garantisini” vermeye devam ediyor. Nihai garanti olarak Nobel barış Ödülü sahibi Lech Walesca, “Polonya yönetiminin, bir tek Rus askerinin topraklarımıza ayak basması halinde, saldıracağımızı Rusya Devlet Başkanı Putin’e göstermek için nükleer silahları borç alması veya leasing usulüyle kiralama yoluna gitmesi gerektiği” önerisinde bulundu.

NATO’nun Polonya’da gerçekleşen Anaconda 2014 tatbikatlarına, İttifak Örgütüne üye 28 ülkenin Kara Kuvvetlerine komuta eden, İzmir’de (Türkiye) aktifleştirilen LANDCOM’da katıldı. NATO’nun Türkiye’de, Suriye Hava Sahasından gelebilecek uçakları vurabilmek amacıyla Patriot füze bataryalarıyla güçlendirilmiş Hava, Deniz ve İstihbarat alma 20’den fazla üsleri bulunuyor. NATO, İslam emirliği örgütü (IŞİD) güçlerine destek vermek üzere, savaşçıların Suriye’ye sızma geçişini sağlamak amacıyla Türkiye’de eğitim merkezlerini oluşturdu. Genel Sekreter Jens Stoltenberg, “İslam emirliği örgütünden bir tehdidin olması halinde, NATO İttifak Örgütünün Türkiye ile dayanışması” olacağını Ankara’ya bildirmek üzere Türkiye gitti.

Genel Sekreter Stoltenberg, “Türkiye’nin bugün yaşanan krizde daha aktif rol almasına imkân sağlayan” Türkiye Parlamentosunda çıkan tezkereyi memnuniyetle karşıladı. Türkiye Cumhurbaşkanının, aslında bugün de fiilen var olan “uçuşa yasak bölgeyle” desteklenen, Suriye topraklarında “tampon bölge” oluşturulması şeklindeki resmi önerisine yeşil ışık yakarak, “NATO örgütü, üye ülkelerin kendi güvenliklerini sağlamalarında bütün müttefik ülkelere destek veremeye hazırdır” diye ifade etti. Türkiye yönetiminin, Suriye topraklarında olası bir Kürt Devletinin kurulmasına engel olmak gibi, kendine has ulusal hedefleri olsa bile, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın planı ABD/NATO stratejisine dâhil edildi.

Zirve toplantısı deklarasyonuyla aynı zamanda “Esad rejimi İslam emirliği (IŞİD) örgütünün Suriye’de ortaya çıkışına ve Suriye toprakları ötesine taşmasına katkıda bulunduğunu” da iddia edildi. Zirve bildirisinde, başka bir deyişle, Suriye Cumhurbaşkanı Esad’ın, intihar edecek nitelikte bir saplantıyla, onu devirmek isteyen İslami hareketinin oluşumunu kayırdığı belirtiliyor.

Çeviri
Nizamettin Karabenk
Kaynak
Il Manifesto (İtalya)