Çipras Yunanistan’da iktidar koltuğuna oturunca İsrail’de alarm çanları çalınmıştı: Filistin davasına destek veren Syriza, Yunanistan’ın İsrail ile askeri işbirliğine gitmesine son vermesini istemişti. İsrail yönetiminin Filistinlilere sert baskılar uygulaması nedeniyle Aleksis Çipras, “yaşanan olayalar karşısında pasif kalamayız, çünkü bu sıralarda Akdeniz’in diğer yakasında meydana gelen gelişmeler, gelecekte bizim yakamızda da yaşanabilir” diye uyarıda bulunmuştu.

Geçen yedi aylık zamandan sonra, daha önce verilen alarmın sona erdiği anlaşılıyor: Çipras Hükümeti Savunma Bakanı Panos Kammenos, 19 Temmuz 2015 günü, meslektaşı, İsrail Savunma Bakanı Moshe Ya’lon ile önemli bir askeri anlaşmanın imzalandığı Tel-Aviv’e gitti. Yeni sağ, muhafazakâr parti ANEL’in kurucusu, Savunma Bakanı Kammenos bu seyahati için, Yunanistan’ın borç sorunu kıskacında olduğu zamanı seçti. Yunan Savunma Bakanı “askeri kuvvetlerin statüsü konusunda yapılan anlaşma”, “her iki ülkenin askeri personelinin askeri tatbikatlara ve işbirliği faaliyetlerine katılabilmesini, görev gereği diğer ülkeye gitmesini ve ihtiyaç halinde, diğer ülkede ikamet etmesini” sağlayan hukuki bir çerçeve oluşturma amacını taşıyor diye açıklama yaptı. İsrail yönetimi bu tarz bir anlaşmayı yalnızca Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile yapmıştı. Müzakere edilen gündem maddeleri arasında “askeri sanayi alanında işbirliğine gidilmesi, deniz güvenliği”, özellikle İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs yönetimlerinin “kendilerine münhasır ekonomik alan” olarak kabul ettiği bölgede, açık deniz alanlarında (offshores) gaz yatakları konuları bulunuyor. Türkiye’nin konuyla ilgili talepleri dikkate alınmıyor.

Taraflar arasındaki görüşme masasında “Ortadoğu ve Kuzey Afrika güvenliği konuları” ele alındı. İsrail Savunma Bakanı Moshe Ya’lon “hegemonik ihtirası diğer devletlerin istikrarını baltalayıcı nitelikte olup, uluslararası terörizmin anası olduğunu” söyleyerek İran yönetimini eleştirdi. Yunan Savunma Bakanı da “Yunanistan topraklarının da İran füzeleri kapsama alanına dâhil olduğunu ve tek bir füzenin Akdeniz’e ulaşması halinde, bu durum, bölge devletlerinin sonu olur” şeklinde açıklama yaptı. Yunan Bakan daha sonra, Yunan Silahlı Kuvvetleri yöneticileriyle daha yakın bir işbirliği kurulabilmesi amacıyla İsrail Silahlı Kuvvetleri yöneticileriyle görüşme yaptı. Yunanistan Deniz Kuvvetlerinden Şefi Koramiral Evangelos Apostolakis de bu aynı zaman zarfında, İsrailli meslektaşı ile mahiyeti henüz açıklanmayan “hidrografik hizmetleri” konusunda işbirliği yapmak üzere anlaşma imzaladı.

Aleksis Çipras hükümeti adına İsrail ile yapılan bu askeri anlaşma Yunan Savunma Bakanı Panos Kamennos’un tek başarısı değil. Bu anlaşmaya göre Yunanistan yalnızca Batı ve Güney saldırılarında, İsrail, Suudi Arabistan, Ukrayna ve diğer müttefik bölge devletlerini kapsayan geniş bir koalisyona dâhil olmayıp, aynı zamanda, Yunanistan’ın NATO ve ABD güçlerinin izledikleri stratejiye dâhil edilmesini hedeflemektedir.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg [Avrupa Birliğinin (AB) Yunanistan için öngördüğü “kurtarma paketi” NATO için de önem arz etmektedir. Yunanistan’ın yurt içi hasılasının % 2’sini Savunmasına harcayan “güçlü bir müttefiktir”]. (Avrupa’da İngiltere ve Estonya’nın bütçe oranı).

ABD ve diğer müttefik güçler tarafından Libya’da yürütülen savaşta ve Suriye’ye düzenlenen askeri operasyonlarda kullanılan, Girit’te bulunan Suda Donanma Hava İstasyonu NATO için özellikle önem arz ediyor. Ve bundan sonraki süreçte, söz konusu donanma hava istasyonu, Yunanistan ile yapılan bu anlaşma ile İsrail güçleri tarafından, özellikle İran’a karşı, kullanılabilecek.

Belirlenen bu stratejik çerçevede, bir yandan Yunanistan ve İsrail arasındaki çıkar çakışmaları olacak ve diğer yandan da, Türkiye’nin de içinde bulunduğu başkaca çıkar çatışma alanları yaşanacak. NATO’nun 20’den fazla üssü ve Kara Kuvvetleri Komutanlığının bulunduğu Türkiye, “IŞİD örgütüne karşı mücadele verme” adına (gerçek anlamda IŞİD karşıtı olan) Kürtleri bombalarken, diğer yandan da, ABD güçleri ve “isyancılar” ile birlikte Suriye toprakları kuzey şeridini işgal etme hazırlıkları yapıyor. Türkiye yönetimi Atlantik Paktı, 4.maddesi hükümleri uyarınca güvenliğinin ve toprak bütünlüğünün tehlikede olduğunu kabul ediyor.

Çeviri
Nizamettin Karabenk
Kaynak
Il Manifesto (İtalya)