Suriye’deki savaşa barışçıl bir çözüm bulmak üzere varılan mutabakata uygun olarak, Arap Birliği, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve aralarında ABD ve Rusya’nın da bulunduğu 17 Devletin katılımıyla bir Uluslararası Suriye Destek Grubu (ISSG: International Syria Support Group) oluşturuldu. 29 Ocak 2016’da Cenevre’de sona eren ve BM’nin 2254 sayılı kararını hiçe sayan ve seçimle işbaşına gelmiş Beşar Esad’ın zor kullanılarak devrilmesini desteklemeye devam eden Suudi Arabistan’ın hiç de yapıcı olmayan yaklaşımı nedeniyle olumlu tek bir adımın atılmadığı müzakere döngüsü, fiyaskoyla sonuçlandı [1]. Öte yandan, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye tarafından silahlandırılan ve desteklenen, Suriye’yi işgal eden ve yağmalayan yabancılardan oluşan tüm terörist gruplar, yeni hükümet yapısı içerisinde temsil edilme ısrarını sürdürüyorlar.

Dolayısıyla, önümüzdeki altı ay boyunca, herhangi bir ateşkes anlaşması yapılmayacak ve BM, Suriye Hükümeti ve Suudi Arabistan tarafından desteklenen grupların temsilcileriyle ayrı ayrı müzakereler gerçekleştirmek durumunda kalınacak. Riyad’ın tavrı, Rusya, Özgür Suriye Ordusunun (Fransa’nın yarattığı, Suudi Arabistan’ın silahlandırdığı ve ABD ve Türkiye’nin finanse ettiği ÖSO) işine yarayacak şekilde IŞİD mevzilerini düzenli olarak bombalarken ve Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Suudi Arabistan tarafından silahlandırılan ve desteklenen silahlı grupların temsilcileriyle Moskova’da toplantılar yaparken daha da şaşırtıcı oluyor.

Aslında, Suriye Arap Cumhuriyetini devirmek amacıyla, silahlı grupları finanse eden, silahlandıran ve Suriye’ye gizlice sokan Devletler, bundan yararlanmak için güçler dengesinde bir değişiklik olmasını umuyorlardı. Ama yaşanan tıkanma sadece Rus Hava Kuvvetlerinin güçlü desteğini alan Suriye Arap Ordusunun işine yarayacak gibi görünüyor.

Rus savaş uçaklarının bombardımanı bugüne kadar Suriye’deki silahlı grupların silah depolarını ve cephaneliklerini, patlayıcı üretim tesislerini, yakıt depolarını, araç parklarını, komuta ve iletişim merkezlerini hedef aldı. Bunun sonucunda, cephane sıkıntısı, hareket kabiliyetinin, aralarındaki iletişimin ve eşgüdümün ortadan kaybolması nedeniyle cihatçıların savaş kapasitesi %60 ila %70 arasında düştü.

Bu görevlerle eş zamanlı olarak Ruslar, yüksek irtifadan 24 saat kesintisiz olarak Suriye’nin Türkiye, Ürdün, Irak ve İsrail ile olan sınırını insansız keşif uçaklarıyla gözetliyor. Öte yandan cihatçıların tüm tedarik konvoylarına saldırılar düzenleyerek bunların %65’ini etkisiz hale getirdi.

Türkiye’den IŞİD’e ve diğer terörist gruplara silah, cephane ve yeni üyelerin yoğun geçiş yaptığı, İdlib eyaletindeki, Suriye’nin Türkiye ile olan 70 kilometrelik Batı sınırı ve 90 ila 100 km uzunluğundaki Azez-Cerablus kuzey koridoru başlıca zayıf noktalar olarak kalmaya devam ediyor.

Rus Hava Kuvvetlerinin bombardımanının, Suriye’deki cihatçıların saldırılarını durdurmaya ve sadece mevcut mevzilerini savunmaya odaklanmaya zorlayarak, aynı zamanda savaş harekatları üzerinde de psikolojik etkisi oluyor. Saldıracak konumda olabilmeleri için, cihatçıların Suriye Arap Ordusuyla aralarındaki güç dengesinde bazı yönlerden üstünlük kurması gerekiyor. Bu da ancak geniş kapsamlı harekatlarla ve güçlerin belli noktalarda yoğunlaştırılmasıyla mümkün ki, bu da Rus keşif uçaklarınca kolaylıkla saptanabiliyor. Cihatçılar bu hatayı her yaptıklarında, Rus bombardıman uçakları hızla tepki verdiler ve gerçekleşmekte olan yoğunlaşmaya doğru hareket halindeki İslamcı grupların hemen hemen tamamını saf dışı bıraktılar.

Rusya tarafından uygulanan strateji sonrasında, Suriye Arap Ordusu daha büyük bir hareket serbestisi kazanarak teröristlerin bazı önemli kalelerinin fethedilmesiyle sonuçlanan küçük taarruzlar yapma imkanı buldu [2]. İslamcılar tarafından takviye güçlerle desteklenen yerleşimlerin geri alınması, cihatçıların işgali altındaki yerleşimler arasındaki iletişim yollarının denetimini ele geçiren Suriye zırhlı birliklerinin hareket kabiliyetini arttırdı. Kara saldırısını gerçekleştirmeden önce, Rus Hava Kuvvetlerinin bombardımanına maruz kalan birçok yerleşimi kuşatmayı başardılar.

Örneğin, Lazkiye Vilayetinde, Suudi Arabistan, Türkiye ve ABD’nin desteklediği terörist grupların işgali altında olan Kuzeydeki Türkmen dağları bölgesi, Suriye Muhafızlarına bağlı 103ncü Mekanize Tugayınca kurtarılmak üzere. Bu da Suriye Arap Ordusuna, İdlib vilayetindeki müstahkem bir giriş kapısı olan Cisr el Şuğur’un kurtuluşu için yapılacak bir saldırının ana üssü ve Lazkiye vilayeti içerisinde Türkiye olan sınırın tamamen güvenlikli haline gelmesini sağlayacaktır. Bu vilayet, aralarında El Nusra Cephesinin (El Kaide’nin Suriye kolu) de olduğu birçok gruba bağlı yaklaşık 12 000 cihatçının kontrolü altındadır.

Şam’ın güneyindeki Deraa Vilayetinde, Suriye 7nci Mekanize Tümeni, 1 500 İslamcı savaşçıdan oluşan bir grubu kuşatarak, kuzey-güney ekseni üzerinde derin bir fay oluşturdu. Büyük stratejik öneme sahip Şeyh Miskin’in kurtarılmasından sonra, Suriye 5nci Mekanize Tümenine bağlı 12nci ve 15nci Tugaylar, Neva yerleşimini ele geçirmek için taarruzlarını sürdürdüler. Bu belde, İsrail ile ateşkes hattını oluşturan işgal altındaki Golan platosuna yakındır. Suriye Arap Ordusu, bu manevrayla birlikte aynı şekilde İsrail ile olan sınırın da güvenliğini sağlayacak şekilde, Deraa vilayetinin batısında çarpışan 9 500 cihatçının kuşatılmasına yönelik harekatı da başlattı.

İki taarruz eylemi, muhtemelen Mart ayında girişilecek olan geniş kapsamlı kara harekatına hazırlığın açık işaretleridir. Bu varsayım, isyancıların hareketlerini yakından izlemek amacıyla, geçen hafta boyunca Rusya’nın keşif uçuşu görevlerini yoğunlaştırması ve Suriye’deki Dozor tipi insansız hava aracı sayısını iki misline çıkartmasına dayanıyor.

Ağır silahlarla donanmış (zırhlı araçlar, ağır makineli tüfekler, ağır topçu birlikleri, tanksavar silahları) ve zengin bir savaş deneyimine sahip Suriye Arap Ordusu, Suriye’daki İslamcı savaşçıların tümünün tek rakibidir. Cihatçıların işgal ettiği toprakların derinliği ve savaşma yetenekleri hızla azalmakta ve en düşük düzeyde olan moral durumları, savaşmadan teslim olmaya hazır oldukları ihtimallerini arttırmaktadır.

Bunun sonucunda, temas hattında İslamcı grupların acilan ortadan kaldırılması görevi, Suriye Arap Ordusunun en zor hedefi haline geldi ve bunun için uzun zamana ihtiyacı vardır. Teröristlerin direniş noktalarının etkisizleştirilmesi için, Suriye Arap Ordusunun Spetsnaz bağımsız komando birliklerinin ya da Rus Kara Kuvvetlerine bağlı bir Mekanize Tugaydan destek alması ihtimali de bulunmaktadır. Bunlar 8 x 8 Boomerang personel taşıyıcılar ya da Rusların savaş içerisinde test etmek istedikleri yeni model T-15 Armata zırhlı taşıyıcılarıyla harekata katılacaklar. T-15 Armata, yeni Rus tankı T-14 ile aynı şasiye ve aynı zırha sahiptir [3]. Bir kez bu büyük engel aşıldıktan sonra, Hava Kuvvetleri desteğindeki Suriye birlikleri günde 20 km ilerleme ritmiyle Suriye’nin Güneyinde, Batısında ve Kuzeyinde taarruz edebilirler.

Suriye savaşının birinci aşamasında yapılan hataları dikkate alan Ruslar, Kuzey Osetya’daki Mozdok Hava Üssünde kalıcı olarak12 adet Tu-22M3 tipi ağır bombardıman uçağını konuşlandırdılar [4]. Bu hava üssünden kalkan bir Tu-22M3 uçağı, Suriye’ye iki saat 44 dakika içerisinde varabilir ve Suriye’de günde iki bombardıman görevi gerçekleştirebilir.

ABD yönetimindeki IŞİD karşıtı koalisyonun uçaklarının manevra yaptığı Irak ve Suriye’nin Kuzeyindeki hava sahasında gerçekleştirdikleri uçuş sırasında Tu-22M3 bombardıman uçaklarını korumak için Rusya, dört adet S-400 füze bataryasından birini Hmeymim Hava Üssünde konuşlandırmıştır. Bir ikinci füze bataryası, Halep’in 30 km doğusunda yer alan Suriye’ye ait Kuweires Hava Üssünde konuşlandırıldı. Bahar taarruzu kapsamında Rusya, Lazkiye vilayetindeki Hmeymim Hava Üssünde konuşlu 64 savaş uçağını (24 adet Su-24M. 12 adet Su-25, 12 adet Su-34 ve 16 adet Su-30SM) kullanacak. Suriye Hava Kuvvetlerinin modernizasyon sürecinin tamamlanmasından sonra Rusya, Suriyelilere ait 66 ila 130 modernize edilmiş uçağa (9 adet MİG-29SMT, 21 adet Su-24M2, 36 adet Yak-130 ve muhtemelen de 64 MİG23-98) ve henüz modernizasyonu yapılmamış ama Ruslar tarafından onarılarak muharebeye hazır hale getirilen MİG-21, Su-22M4 ve L-39 tipi 112 diğer Suriye uçağın varlığına da güvenebilir [5].

Çeviri
Osman Soysal

[1Cenevre bildirisinden 2254 sayılı Güvenlik Konseyi Kararına”, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Osman Soysal, Réseau Voltaire Sitesi, 21 Aralık 2015.

[2Suriye’de mevcut askeri durum”, yazan Valentin Vasilescu, Tercüme Osman Soysal, Réseau Voltaire Sitesi, 23 Ocak 2016.

[3«Exclusif : les secrets du nouveau char russe T-14 Armata», Valentin Vasilescu, Çeviri Avic, Réseau international, 30 Nisan 2015.

[4«Les erreurs de la Russie en Syrie», Valentin Vasilescu, Çeviri Avic, Réseau international, 28 Kasım 2015.

[5«La Russie modernise les forces aériennes de la Syrie», Valentin Vasilescu, Çeviri Avic, Réseau international, 27 Ocak 2016.