Başbakan Matteo Renzi’nin yanında güçlü bir şekilde saf tutan güçlere meydan okuyan İtalyanların büyük çoğunluğu, onun anayasa karşıtı reform planını bozdu. Ama bunun ülkeye yeni bir yön vermesi için, Anayasamızın temellerinden biri olan 11nci maddeyi ortadan kaldıran savaşsever « reforma » karşı bir başka temel olmayana daha ihtiyaç vardır. İtalyanların çoğunluğu tarafından reddedilen Renzi’ninkine benzer ülke içi ekonomi ve siyasal tercihler, aslında dış politika ve askeri alanda yapılan tercihlerle sıkı sıkıya bağıdır. Biri, diğeri için işlevseldir. Bize haklı olarak sosyal harcamaları arttırmamız önerildiğinde, İtalya’nın askeri harcamalar için günde 55 milyon Euro (bu NATO’nun rakamı, gerçekte ise bunun çok üzerinde) yaktığını görmezden gelemeyiz. Haklı olarak yurttaşların iç siyasete ilişkin düşüncelerini açıklamaları gerektiği söylendiğinde, savaşa doğru yönlendirilmeye devam edilen dış politika konusunda söyleyecek hiçbir sözleri olmadığını görmezden gelemeyiz.

Referandum kampanyası kendi süreci içerisinde devam ederken, U.S. Navy’den Amiral Backer’in Kasım ayı başında yaptığı açıklama topyekun sessizlik içerisinde geçiştirildi: « Avrupa ve Afrika’nin büyük bir bölümünü kapsama alanı içerisine alan Niscemi’deki MUOS karasal istasyonu operasyonel hale gelmiştir ».

Yıllık cirosu 30 milyar dolar olan ABD’nin savaş endüstrisi devi General Dynamics tarafından yapımı gerçekleştirilen Niscemi (Sicilya) İstasyonu, yeryüzündeki dört MUOS karasal istasyonundan biridir (diğerleri Virginia, Havai Adaları ve Avustralya’dadır). MUOS, 45 milyar dolar cirosuyla ABD savaş endüstrisinin bir başka devi olan Lockheed Martin’in uyduları aracılığıyla Pentagon’daki komutanlığını, dünyanın neresinde olursa olsun hareket halinde olan denizaltılara ve savaş gemilerine, avcı-bombardıman uçakları ve insansız hava araçlarına, askeri araçlara ve kara birliklerine bağlamaktadır.

Niscemi’deki MUOS istasyonun operasyonel olması, tam da ABD’nin topraklarımıza yeni B61-12 nükleer bombalarını konuşlandırmaya hazırlandığı bir dönemde, İtalya’nın, ABD ve NATO’nun Güney’e ve Doğu’ya yönelik askeri harekatlarında fırlatma rampası olarak kullanılması olasılığını arttırıyor. Federica Mogherini tarafından sunulan « Avrupa savunma planı » da, referandum kampanyası sırasında, yine aynı şekilde topyekun sessizlik içerisinde geçiştirildi. Plan, Avrupa’dan 6 000 kilometre uzaklığa kadar on gün içerisinde konuşlandırılma yeteneğine sahip muhrip grupların kullanılmasını öngörüyor. İtalya’nın « rehber ülke » olduğu bu grupların en büyüğü, Kasım ayının ikinci yarısında Udine (Friul) kırsalında « European Wind 2016 » tatbikatını gerçekleştirdi. Tatbikata, İtalya, Avusturya, Hırvatistan, Slovenya ve Macaristan’dan toplam 1 500 asker katıldı. Tam olarak operasyonel halde olduğunu kanıtlayan İtalya’nın rehberliğindeki muhrip grup, Ocak ayından beri, özellikle Doğu Avrupa’daki « kriz sahalarında » konuşlandırılmaya hazır hale gelecek. Mogherini, Washington ile herhangi bir yanlış anlamaya yol açmamak için bunun « bir Avrupa Ordusunun kurulması değil ama NATO ile tam uyum içerisinde daha etkin bir savunma için daha çok işbirliği yapılması » anlamına geldiğinin altını çizdi. Başka deyişle, NATO (ki Birliğin 28 ülkesinden 22’si İttifaka üye) içerisinde ABD komutası altında kalarak AB’nin askeri gücünü arttırmak istiyor.

Bu arada NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, « yükümlülüklerin dağılımı konusunda alınan yola rağmen, daha yapılacak çok şey olduğunu » vurgulayarak, « savunmaya yönelik harcamalar sorununu gündeme getirdiği » için yeni seçilen Başkan Donald Trump’a teşekkür etti.

Başka deyişle NATO’nun Avrupalı ülkelerin çok daha büyük bir askeri harcama yapmayı üstlenmeleri gerekecektir. Her gün askeri harcamalar için ödediğimiz 55 milyon Euro, çok yakında daha da artacaktır. Ama bu konuda referandum yapılmayacaktır.

Çeviri
Osman Soysal
Kaynak
Il Manifesto (İtalya)