ABD/NATO’nun yürüttüğü savaşlar ve gizli operasyonlarının Akdeniz’deki stratejik merkezi Sigonella Üssünün yanındaki Taormina’da gerçekleşen G7 zirvesi liderlerinin söylemek istedikleri şey: « Kuralları temel alan, uluslar arasında barışı yücelten, tüm devletlerin egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve siyasi bağımsızlığını koruyan ve insan haklarını güvence altına alan bir uluslararası düzen ». G7’nin insan haklarıyla yakından ilgilendiğini söylediği trajik göçmen akınını arttıran söz konusu savaşlar, Libya devletini ortadan kaldırmış ve aynı şeyi Suriye’ye de de yapmaya çalışmıştır.

Yapılan açıklamalar Brüksel’deki NATO zirvesindekilerin tekrarı anlamında: G7, NATO’nun altı büyük ülkesi artı ABD ve NATO’nun Asya’daki başlıca müttefiki Japonya’dan oluşmaktadır. G7 içerisinde, iklim ve göçmenlere ilişkin birbiriyle uyuşmayan tutumlar ardına gizlenen, ekonomik ve siyasi farklılıklar eksik değil. Donald Trump, NATO zirvesinde « ABD’nin NATO’daki diğer tüm ülkelerin toplamından daha fazla harcama yaptığını » hatırlatarak, Angela Merkel ve diğerlerini incitti. Tartışmaya yer vermeyen bir ses tonuyla tüm müttefiklerin, 2014 yılında Başkan Barack Obama’ya verdikleri GSYİH’larının en az % 2’sini askeri harcamalara ayırma sözünü yerine getirmelerini istedi. Bugüne kadar ABD dışında, sadece Yunanistan, Estonya, İngiltere ve Polonya bu eşiği geçti. SİPRİ’nin hesaplamalarına göre İtalya GSYİH’sının % 1,55’ini, yani yaklaşık günde 70 milyon Euro’yu askeri harcamalara ayırıyor. Yunanistan ile aynı seviyeye (ekonomik krize rağmen % 2,36) çıktığında günde100 milyon Euro’dan fazla; ABD ile aynı seviyeye (% 3,61) çıktığında ise günde 160 milyon Euro’dan fazla harcayacaktır. Trump, % 2’nin dahi artık İttifakın artan taahhütleri için yeterli olmadığını ısrarla söylemektedir. Brüksel zirvesinde, İttifakın 28 ülkesinin zaten üyesi olduğu NATO’nun « IŞİD’e karşı mücadele eden uluslararası koalisyona » (NATO gibi ABD komutası altında olan) katılacağı açıklandı.

NATO, IŞİD’le mücadele gerekçesiyle (gerçekte SSCB’nin dağılmasından beri ABD ve NATO’nun devletlerin ortadan kaldırılması stratejisine hizmet edecek şekilde) topraklarını parçalamak ve İran’ı kuşatmak için Suriye’ye girmeyi hedefleyen operasyonlar için AWACS radar uçakları ve özel kuvvetler sağlayacaktır.

Zirvede aynı zamanda NATO’nun, bugün sayısı 13 000 askere ulaşan Afganistan’daki birliklerinin sayısının arttırılacağı da duyurulmuştur.

NATO, Avrupa’daki yayılımını Doğu’da sürdürmektedir. Daha şimdiden zirveye çağrılan Karadağ 29ncu üye devlet olarak ittifaka katılmaktadır: küçük bir ülke olmasına karşın, jeostratejik konumu ve NATO’nun aralarında muhtemelen nükleer olanlar da dahil büyük miktarda silah ve avcı bombardıman uçakları konuşlandıracağı yeraltı sığınaklarıyla önem taşımaktadır.

Zirvede, Genel Sekreter Jens Stoltenberg’in açıklamasına göre NATO, « Kırım’ı yasadışı bir şekilde ilhak ederek ve doğu Ukrayna’yı istikrarsızlaştırmaya devam ederek, Ukrayna’daki saldırgan eylemleriyle sınırları değiştirmek için askeri güç kullanan Rusya » karşısında « harekete geçmelidir ». Genel olarak « NATO’nun doğu sınırlarında Rusya kaynaklı tehditlerden » söz eden Trump’ı dahi sollayan zirve, Rusya’ya karşı aşırı askeri güç kullanımı yoluyla Avrupa’nın sınırlarını değiştirmek istediği suçlamasını yineledi. Bu suçlama, eski Soğuk Savaş’ın Avrupa’yı istila eden Rus taarruz tankları senaryosunu yenilemektedir.

Trump’ın seçim kampanyasında verdiği Moskova ile müzakereler başlatma taahhüdü duvara tosluyor. Gözle görünmeyen ama güçlü olan ve yeni bir Soğuk Savaş’a bel bağlayan ABD’li ve Avrupalı egemen çevreler, Trump’ı düşmanla işbirliği yapma suçlamasıyla görevden almakla tehdit ederek Moskova ile her türlü gizli pazarlığı engellemektedirler.

NATO ve G7 zirvelerine bir taş konuk (Puşkin’in küçük tragedyası – ç.n.) gibi gelip oturan mağlup Hillary Clinton’un gölgesi, Trump’ı rahatsız etmeyi sürdürmektedir.

Çeviri
Osman Soysal
Kaynak
Il Manifesto (İtalya)