Çalışmalarını gizli olarak yürüten Bilderberg Grubu toplantısına dair elimizde hiçbir fotoğraf yok. Buluşmanın güvenliği FBI ya da Virginia Eyalet polisi tarafından değil ama özel bir milis ve doğrudan NATO tarafından sağlanmaktadır.

Bilderberg Grubu CIA ve MI6 tarafından 1954 yılında, Atlantik İttifakını desteklemek için kurulmuştur. Sivil topluma « kızıl tehlike » karşısında duyarlılık kazandırmak için, ekonomik ve medyatik dünyanın tanınmış şahsiyetlerinin siyasi ve askeri sorumlularla buluşturulması söz konusuydu. Bir karar merci olmaktan uzak olan bu dışarıya kapalı kulüp, tarihsel olarak eskilerin Londra ve Washington’a sadakat yarışında bulunmak zorunda kaldığı ve en yeni katılımcıların da de Sovyetlere karşı kendilerine güvenilebileceğini gösterdiği bir forum olagelmiştir [1].

1979’daki yıllık toplantıda Bernard Lewis katılımcılar karşısında Müslüman Kardeşler’in Afganistan’daki komünist hükümete karşı üstlendiği rolü ortaya koymuştur. İngiliz-İsrail-ABD’li İslam bilimci o dönem « Özgürlük Savaşı »nın bütün Orta Asya’ya yayılmasını önermişti.

2008’deki toplantıda, yani savaşın başlangıcının iki buçuk yıl öncesinde Besma Kodmani (Suriye muhalefetinin gelecekteki sözcüsü) ve Volker Perthes (Jeffrey Feltman’ın gelecekteki Suriye’nin topyekun ve kayıtsız şartsız teslimi için danışmanı [2]) Ortadoğu’ya hakim olma yolunda Müslüman Kardeşler’i desteklemenin önemini açıklamışlardır. Cemaatin Batı nezdinde « ılımlılaştırılmasının » ve İran ve Suriye’nin « aşırıcı » egemenliğinin ortaya çıkardığı aykırılığın altını çizerler [3].

Ve 2013 yılında Alman işverenlerinin patronu Ulrich Grillo bu platformda 800 000 Suriyeli işçinin Alman fabrikalarında çalışmak üzere kitlesel göçünün örgütlenmesini savunmuştur [4].

2017 ‘deki Bilderberg

Bilderberg Grubu 2017’deki yıllık toplantısını 1 ila 4 Haziran tarihleri arasında ABD’de gerçekleştirdi. Alışılagelmişin tersine, 130 katılımcının tümü de aynı projeyi savunmadı. Aksine Donald Trump’ın Arap-İslami-ABD zirvesinde ve NATO’da yaptığı konuşmalar [5] sonrasında, CIA ve MI6 ilk gün İslamcılığa karşı mücadele taraftarlarıyla onları destekleyenleri karşı karşıya getiren bir tartışma düzenlediler. Burada tabi ki ya iki taraf arasında bir uzlaşmaya yolunun bulunması, ya da mevcut uyuşmazlıkları saptamak ve bunların İttifakın başlıca hedefi olan Rusya’ya karşı mücadeleyi sekteye uğratmasına izin vermemek söz konusuydu [6].

İslam karşıtlığı tarafında (yani Müslüman dinine değil ama Seyyid Kutub tarzı siyasi İslam’a karşıtlık) General H.R. McMaster (Başkan Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı) ve onun uzmanı Nadia Schadlow’un varlığı dikkat çekiciydi. McMaster, teorileri savaş alanında sınanmış olan tanınmış bir strateji uzmanıdır. Schadlow çalışmalarını özellikle askeri zaferlerin siyasi zaferlere dönüştürülmesi tarzı üzerinde yoğunlaştırmıştır. Mağlup ülkelerde siyasi hareketlerin yeniden yapılandırılması konusu üzerine çok eğilmiştir. Yakınlarda radikal İslamcılığa karşı mücadele konusundaki yeni kitabının yayınlanması bekleniyor.

İslamcılık yanlıları tarafında ABD adına John Brenan (eski CIA Başkanı) ve onun eski astları Avril Haines ve David Cohen’in (terörizmin finansmanı) katılımları söz konusuydu. Birleşik Krallık adına Sir John Sawers (MI6’in eski Başkanı ve uzun süredir Cemaatin koruyucusu) ve General Nicholas Houghton (Suriye’nin karadan işgal planını hazırlayan eski Genelkurmay Başkanı); Fransa adına ise General Benoît Puga (Élysée’nin eski genelkurmay başkanı ve Suriye’deki Özel Kuvvetlerin komutanı) ve Bruno Tertrais (Savunma Bakanlığı’nın neo-kon strateji uzmanı) vardı. Son olarak özel sektör adına Henry Kravis (KKR yatırım fonlarının müdürü ve IŞİD’in gizli veznedarı) ve General David Petraeus (IŞİD’in eş kurucusu) vardılar.

Ve sanki bu dengesizlik yetmiyormuş gibi, toplantının organizatörleri, Profesör Niell Fergusson (İngiliz sömürgeciliğinin tarihçisi) gibi ispatlanamayanı ispatlama yeteneğine sahip uzmanların katılımını öngörmüşlerdi.

İttifakların bozulması olasılığı

Bu toplantıda neler konuşulduğunu öğrenmemiz ve tarafların bundan çıkarttıkları dersleri anlamamız için biraz zamana ihtiyaç olacaktır. Bu arada daha şimdiden Londra’nın Ortadoğu’da bir paradigma değişikliğine gittiği tespitinde bulunabiliriz. Her ne kadar « Arap Baharı » (Osmanlı İmparatorluğunun yerine Britanya İmparatorluğunu ikame etmek için Arabistanlı Lawrence tarafından örgütlenen « 1916 Arap İsyanının » röprodüksiyonu) örneği terk edilmiş olsa da, MI6 siyasi İslamcılık temelinde yeni bir uzlaşma oluşturmayı ummaktadır.

Dolayısıyla Washington, Suudi Arabistan ile ittifakını yenilemiş ve onu 110 milyar dolarlık silahlanma karşılığında Cemaat ile ilişkilerini kesmesi konusunda ikna etmişken [7], Londra, İran, Katar, Türkiye ve Müslüman Kardeşler arasında bir uzlaşma arayışındadır. Eğer bu proje sürdürülürse, Sünni/Şii anlaşmazlığının terk edilmesine ve Tahran’dan Doha, Ankara, İdlib, Beyrut ve Gazze’ye uzanan bir « siyasal İslam hilalinin » yaratılmasına tanık olacağız. Bu yeni durum Birleşik Krallık’a bölgedeki etkinliğini sürdürme imkanı verecektir.

Müttefikler arasında uzlaşma konusu olabilecek tek şey bir cihatçı devleti ilkesinin terk edilmesi gereğidir. Tümü şeytanı kutusuna geri sokmak gerektiğini kabul etmektedir. Yani bazıları hala El Kaide ile iş tutsa bile, IŞİD’in işini bitirmek gerekiyor. Bu nedenle, yaşamından endişe eden kerameti kendinden menkul Halife, Downing Street ve Élysée’ye bir ültimatom göndermiştir.

Tarafını seçmek

Önümüzdeki aylarda Suudi Arabistan’ın U dönüşünün gerçek olup olmadığını göreceğiz. Bu Suriyeliler için iyi, ama Yemenliler için kötü bir haber olacaktır (Batı dünyasının o sırada görmezden geleceği). Bu tavır değişikliği Kral Salman’a Vahabbiliği bir fanatik tarikattan normal bir dine geliştirme imkanı vermektedir. İran konusunda Riyad’ı Doha’yla karşı karşıya getiren bu ani anlaşmazlık, Suudileri kudurtan bir iddia olan, tarikatın kurucusu Muhammed bin Abdülvahap ile Katarlı El Tani hanedanlığı arasındaki olası bir akrabalık olabileceğine ilişkin bir polemikle ikiye katlanıyor.

« Siyasi İslam » projesi Müslüman Kardeşler’i Humeynicilerle birleştirmeye dayanmaktadır. İran’ın ve hatta Hizbullah’ın bu sorunu anti-emperyalist mücadeleye ikame etmesini zorunlu kılmaktadır. Eğer gerçekleşirse, büyük olasılıkla İran’ı Suriye’den çekilmek zorunda bırakacaktır. Beyaz Saray bunu çok ciddiye almakta ve büyük korku içerisinde buna hazırlanmaktadır. Donald Trump Riyad’ta yaptığı konuşmada daha şimdiden Tahran’ı yeni düşmanı olarak tanımladı ve Michaël d’Andrea’yı (2008 yılında Şam’da İmad Mugniyeh cinayetini örgütleyen) CIA’nin İran biriminin başına atadı [8].

Rusya, Ortadoğu’da kağıtların yeniden dağıtılmasına zaten hazırlıklıydı. Suriye’yi destekleyerek « sıcak sulara » ulaşma ve ezeli düşmanı Türkiye’yle yakınlaşarak Çanakkale ve İstanbul boğazlarından (Akdeniz’e ulaşması için vazgeçilmez olan) geçme hevesini sürdürmüştür. Bununla birlikte, uzun vadede siyasi İslam, onun için Kafkasya’da sorundan başka bir anlama gelmemektedir.

Her zamanki gibi oyuncular kağıtlarını oynarken herkesin konumunu belirlemesi gereklidir. Birleşik Krallık İmparatorluğunu, Fransa egemen sınıfını ve ABD halkını koruma kaygısı içerisindedir. Ortadoğu’da bazıları cemaatleri için, bazıları için düşünceleri için savaşacaklardır. Ama işler her zaman bu kadar basit değildir. İran, amaçla araçları birbirine karıştırarak İmam Humeyni’nin idealini izlemekte ısrarcı olabilir. Başlangıçta İslam’ın gücüyle yürütülen bir anti-emperyalist devrim olan şey, bu dinin siyasi kullanımının basit bir ifadesi haline dönüşebilir.

Dünyanın geri kalanı üzerindeki sonuçları

MI6 ve CIA, Bilderberg Grubunun 2017 toplantısını bir Atlantikçi olmayanı davet ederek büyük bir risk aldılar. Toplantının ancak dördüncü gününde konuşma yapması öngörülen Çin büyükelçisi Cui Tiankai, her bir NATO üyesinin konumunu ilk günden itibaren değerlendirme imkanı buldu.

Pekin bir taraftan Donald Trump ile işbirliğine, ABD’nin Asya Altyapı Yatırım Bankasına (AIIB) açılması ve tüm ticari yollarının geliştirilmesine oynamaktadır. Diğer yandan Brexit’in Londra ile ekonomik ve mali bir ittifak kurma fırsatı olmasını ümit etmektedir [9].

Çin Dışişleri Bakanlığının Siyasi Araştırmalar Merkezi Müdürlüğü görevini üstlenen Büyükelçi Cui, anlaşıldığı kadarıyla sadece IŞİD’in ortadan kaldırılmasından bile memnun kalabilir. Ama « İpek Yolunun » önünü kesmek için Irak ve Suriye’de Halifeliği, ardından « yeni ipek yolunu » kesmek için Ukrayna Savaşını örgütleyenlerin, başka iletişim projelerinin önünü kesmek için Filipinlerde üçüncü ve Venezüella’da bir dördüncü cephe açma hazırlığı içerisinde olduklarını görmezden gelmemektedir.

Bu açıdan bakıldığında, sadece kendi ülkesinde terörizmin önüne geçmek için Rusya gibi Donald Trump’ı desteklemesinde yararı olan Çin « siyasal İslam hilalinde » bir İngiliz hegemonyasının olası uzun vadeli sonuçlarını mutlaka göz önünde bulunduracaktır.

Çeviri
Murat Özdemir

[1« Ce que vous ignorez sur le Groupe de Bilderberg », yazan Thierry Meyssan, Komsomolskaïa Pravda (Russie) , Réseau Voltaire, 9 avril 2011.

[2Almanya ve Birleşmiş Milletler Suriye’ye karşı”, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Osman Soysal, El-Vatan (Suriye) , Voltaire İletişim Ağı , 28 Ocak 2016.

[3Gözlerimizin önünde. 11 Eylül’den Donald Trump’a, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Murat Özdemir, Voltaire İletişim Ağı, 2017.

[4Avrupa Birliği Suriyeli mültecileri nasıl yönlendiriyor”, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Murat Özdemir, Voltaire İletişim Ağı , 2 Mayıs 2016.

[5Trump piyonlarını öne sürüyor”, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Osman Soysal, El-Vatan (Suriye) , Voltaire İletişim Ağı , 30 Mayıs 2017.

[6Bilderberg Grubunun 2017 toplantısı”, Voltaire İletişim Ağı , 5 Haziran 2017.

[7Cihatçılığa karşı Donald Trump”, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Osman Soysal, El-Vatan (Suriye) , Voltaire İletişim Ağı , 23 Mayıs 2017.

[8CIA İran’a karşı sert gizli operasyonlar hazırlıyor”, Tercüme Osman Soysal, Voltaire İletişim Ağı , 5 Haziran 2017.

[9Brexit, dünya jeopolitikasını yeniden şekillendiriyor”, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Seyma Tahan, Voltaire İletişim Ağı , 30 Haziran 2016.