Ronald Reagan, François Mitterrand’ı güvenilir bir müttefik olarak görür. Geçmişi sorunlu olan Fransız Cumhurbaşkanını seçtirir, ardından şantaj yapar ve karşılığında Sovyetlerin askeri sırları hakkında doğrudan bilgiler elde eder.

ABD ve SSCB 18 Haziran 1979 tarihinde SALT-2 anlaşmasını imzaladılar. Anlaşma kıtalararası füzelerle ilgilidir, dolayısıyla da orta ve kısa menzilli füzeleri içermemektedir. Bu anlaşmaya ilgili olmayan NATO üyesi iki ülke, Birleşik Krallık ve Fransa, SSCB’deki hedeflere yönelmiş orta menzilli nükleer füzelere sahiptiler. Bununla birlikte ABD, Afganistan’a yönelik SSCB müdahalesi nedeniyle anlaşmanın yürürlüğünü erteledi. Bunun dışında NATO, 1 2 Aralık 1979’da, İngiltere, Belçika, Hollanda, İtalya ve Federal Almanya Cumhuriyeti’nde ABD’ye ait 572 nükleer füze (108 Pershing II ve 464 Tomahawk) yerleştirme kararı alır.

Sovyetler buna Batı Ural dağlarında ve Moskova yakınlarına yeni RSD-10 Pioneer balistik füzeler konuşlandırmak olur. 37 t ağırlığındaki, 150 m’ye yakın olası bir sapma hassasiyetine sahip, 1 Mt’luk bir nükleer başlık (ya da 150 kt’lik üç ayrı başlık) taşıyabilen RSD-10 füzesinin menzili 5 000 km idi. RSD ABD’nin füzelerinden daha üstündü ve Avrupa’daki herhangi bir hedefi rahatlıkla vurabilirdi.

ABD Başkanı Ronald Reagan iktidara geldiğinde, Carter yönetiminin siyasetine göre 180 derecelik bir dönüş yaptı. CİA’nin Sovyet askeri-sinai kompleksini sabote etmeye yönelik planını onaylar. Batılıların ajanı haline gelen ve onları bilgi ve istihbarat hırsızlığından sorumlu KGB Albayı Vladimir Vetrov sayesinde, Fransız gizli servisleri, Sovyetlerin arayışında oldukları yaşamsal donanımların listesini ele geçirmişlerdi (« Farewell » operasyonu). Özellikle balistik füzelerde ve doğalgaz dağıtım şebekelerinde kullanılan turbo pompalar ve vanalar söz konusuydu. Bu donanımlar, üçüncü ülkeler üzerinden CİA tarafından gizlice SSCB’ye teslim edildi. Bir süre sonra bozulacak şekilde tasarlanmışlardı. Bu da Rus balistik füzelerinin fırlatılışı sırasında başarısızlıklar dalgasına yol açtı.

Yine CİA’nin önerisi üzerine Reagan, çok yakında bir nükleer saldırının başlatılacağına ilişkin sahte ipuçlarıyla KGB ve GRU’nun yanıltılması planını onayladı. Plan, İngiltere’de görevden ayrılmasından sonra KGB Albayı Oleg Gordievsky tarafından sağlanan bilgilerle hazırlanır. « Ryan » Operasyonu Kremlin’de gerçek bir psikoza neden olur. 26 Eylül 1983’te, Moskova’nın Güneyinde yer alan Serpukov 15 uzay uyarı merkezi, bir kızılötesi gözetleme uydusundan, 30 000 km irtifada uçan ABD balistik füzelerinin varlığını gösteren « kırmızı fırlatma kodu » alır. Bunun yanlış alarm olduğu ortaya çıkacaktır.

Beyaz Saray’ın önerisiyle, ABC televizyon kanalı, 20 Kasım 1983’te, SSCB’nin ABD’ye yönelik bir nükleer saldırısının sonrasını anlatan The Day After (Ertes Gün) felaket filmini ilk kez yayınlar. Filmin yapımı 7 milyon dolara mal olmuştur.

Leonid Brejnev’in 1982’de vefat ettiğini, yerine geçen Yuri Andropov’un, iktidarda kaldığı 15 ayın büyük bir bölümünü hastanede geçirdiğini anımsatalım. Sonuç olarak Reagan, Andropov’a, ABD’nin Avrupa’da füze konuşlandırmaması karşılığında, Sovyetlerin tüm RSD-10 füzelerini imha etmesi yolunda bir anlaşma önerisinde bulunur. Andropov bunu reddeder ve Aralık 1983’te Başkan Reagan kendi nükleer füzelerini Avrupa’da hizmete sokar. Reagan’a gelinceye kadar, iki süper güç arasındaki nükleer savaş stratejisi, birbirini izleyen nükleer füze dalgalarıyla karşılıklı yıkıma dayanıyordu. Reagan, ABD’nin teknolojik üstünlüğünün oyunun kurallarını değiştireceğine inanıyordu. Peki o halde bu füzeler ABD Başkanı tarafından Avrupa’ya neden yerleştirildi?

Bir zamanlar, 23 Mart 1983’te Reagan, Star Wars lakabıyla anılan Stratejik Savunma Girişimi (SDİ) başlatmıştı. Hedefi, tüm Sovyet balistik füzelerinin fırlatılır fırlatılmaz etkisiz hale getirilmesi için silahlar yaratmaktı. ABD’nin Apollo uzay programıyla oluşturulan SDİ’nin bilimsel tesisleri, bir balistik füzenin güzergahını birkaç saniye içerisinde hesaplama yeteneğine sahip büyük güce sahip bilgisayarların ortaya çıkmasını sağladı. Apollo programı aynı zamanda sayısal televizyon kameralarında kullanılan CCD (Charge Coupled Device-Yükten Bağlaşık Aygıt) donanımlarını da içermiştir. CCD’ler otomatik yönlendirmeli anti-balistik füzeler için yüksek çözünürlüklü optik sistemler yarattılar.

SDİ, SSCB topraklarının tamamı üzerinde yörüngeye yüzlerce, hatta binlerce anti-balistik füzeler yerleştirmeye dayanan başlangıçtaki planını terk etmek zorunda kaldı. Aynı şekilde X ışınları kullanan bir nükleer lazerin yönlendirilen enerjisinin kullanımı çok da güvenilir bulunmadı. Bugün geriye sadece menzili 500 km’yi aşmayan karada ya da gemi üzerinde konuşlu anti-balistik füze kalkanları kalmaktadır. ABD’nin İNF Anlaşmasından tek taraflı olarak çıkmasıyla birlikte, Başkan Trump 1983’teki duruma geri dönmektedir. Ancak bu kez Rusya, ABD’nin güzergahını hesaplayamayacağı ve dolayısıyla da önleyemeyeceği manevra kabiliyetine sahip hipersonik füzelere sahiptir. Ve Vladimir Putin, Yuri Andropov değildir.

Çeviri
Osman Soysal