Askeri savaşta yaşadığı başarısızlıktan sonra buradaki siyasi ve özellikle de devlet yapılarının yok edilmesi için Washington tarafından « genişletilmiş Ortadoğu »da yürütülen mali savaşın vurduğu üçüncü kurban Hizbullah oldu.

ABD, İran, Suriye ve Filistin ve Yemen’e varana kadar kendilerine direnen siyasi hareketlerin tamamı ile her türlü mali işlemin yapılmasını yasaklamaya başladı. Bu, tarihte bugüne kadar düzenlenen en ağır kuşatmadır. Çin ve Rusya dışında, dünyadaki tüm devletlere dayatılmaktadır.

Zaten daha Ocak ayında Lübnan direnişi, askerlerinin maaşlarının ancak %60’ını ödeyebilmişti. Hareketin genel sekreteri Seyit Hasan Nasrallah televizyonda yayınlanan bir konuşmasında, savaşı sürdürebilmek için destekçilerinin cömertliğine çağrıda bulundu. Bunun dışında, parti içerisinde ve Lübnan’da yolsuzlukla mücadeleyi yeni hedeflerinden biri olarak nitelendirdi.

Hizbullah, 2006 yılındaki « 33 gün savaşı » sırasında, ABD ve İsrail’in projesini yendi. Aynı zamanda başta Suriye’de IŞİD’e karşı olmak üzere, terörizmle mücadelede belirleyici rol oynadı. Bugün, çelişkili bir şekilde, İsrail’in kendisine yönelttiği çeşitli saldırıları (1992 Ankara, 1992 ve 1994 Buenos Aires, 2011 İstanbul ve 2012 Burgaz) gerçekleştirdiğine ilişkin suçlamalar temel alınarak, ABD ve Birleşik Krallık tarafından bir « terörist örgüt » olarak kabul edilmektedir.

Mali savaş daha şimdiden İran’ın para biriminin çökmesine ve ülkedeki yaşam düzeyinde kayda değer bir düşüşe neden olmakla birlikte, İran devletinin bu ablukanın kısmen atlatma imkanına sahiptir. Kuşatma Yemen’de kıtlığa neden olmuştur; bugün 2 milyondan fazla çocuk yetersiz beslenmektedir ve bunların en 50 000’inin ölümüne yol açmıştır. Ayrıca her türlü yeniden inşayı yasakladığı ve nüfusun bir bölümünü zaten sefalete sürüklediği Suriye’de etkili olmaktadır.

Çeviri
Osman Soysal