General Flynn, QAnon ve ABD seçimleri

Donald Trump’ın büyük gürültüyle verdiği General Michael Flynn’e yönelik başkanlık affı kararı büyük şaşkınlık yarattı.

Kuşkusuz, bu büyük asker, Russiagate soruşturmasını yürütenlere yalan söylediği için (bizzat işlediği diğer suçlar için değil) yargılanmaktadır. Patronunu, bugün kendisine şükranlarını sunduğu adalet sisteminin izinsiz girişimlerinden korumaya çalışıyordu. Ama özellikle de bu adam olağanüstü bir özgeçmişe sahip olduğu için. Askeri İstihbarat Başkanı olarak Obama yönetiminin El Kaide, IŞİD ve ana şirketleri Müslüman Kardeşler’e verdiği desteği sorguladı. Suriye’ye karşı yürütülen savaşı durdurmak ve Devlet Başkanı Beşar Esad’ı görevde tutmak için mücadele verdi. General Mattis ve Kelly tarafından desteklendiği unutulmaz bir çatışmanın ardından istifa etmek zorunda bırakıldı.

Bunun üzerine, ABD’de Ted Cruz [1] ve daha sonra Donald Trump da dahil olmak üzere birçok liderin seçim kampanyalarına destek olmak için internet trafiğinden büyük verileri analiz eden Cambridge Analytica firması için özel sektör kariyerine başladı. Ardından oğlu Michael Jr ile Türkiye’nin de müşterisi olduğu bir lobi şirketi kurdu. Türkiye hesabına 2016 darbesini kışkırtmakla suçlanan Fetullah Gülen’in iadesini savundu. O dönem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan henüz Müslüman Kardeşler’in hamisi değildi ve Türk milliyetçiliğinin lideri olma konusunda tereddüt ediyordu. Dolayısıyla da CİA’nın emriyle darbeyi gerçekleştiren İslamcı liderin iade edilmesi arzu ediliyordu.

Sonuç olarak General Flynn, Donald Trump’a yaklaşıyordu ve olası bir başkan yardımcısı, hatta savunma bakanı veya ulusal güvenlik danışmanı olarak seçilecek kadar, Püritenlere karşı yürüttüğü kampanyaya katılıyordu. Başkan Trump’ın göreve başlamasından, Russiagate soruşturması yüzünden zorunlu istifasına kadar 24 gün boyunca bu ikinci görevi üstlendi.

O tarihten bu yana, fazla göz önünde bulunmadı ve yalnızca hukuksal savunmasıyla meşgul oldu.

Dolayısıyla şu soru ortaya çıkıyor: Donald Trump’a bu kadar yakın olan bu usta casus ne yapıyordu?

14 Eylül 2019’da Atlanta’daki « Dijital Çağın Askerleri » konferansında George Papadopoulos ile birlikte konuşmacı olarak anons edildi. Bu, QAnon hareketinin kamuoyu önüne ilk kez çıkışıydı. Ancak basının yoğun ilgisi karşısında konferansa katılmaktan vazgeçti.

Konferans, Yippy arama motorunun kurucusu Richard Granville tarafından düzenleniyordu. Ama QAnon hakkında kesinlikle hiçbir şey bilinmemektedir. Sadece bu imzayla, « Q » gizlilik seviyesinde yetkiye sahip bir üst düzey Savunma görevlisi olarak ortaya çıkmakta ve anonim kalmak niyetinde olduğunu ortaya koymaktadır. Yaygın bir şekilde aktarılan mesajlar, onu, Podesta kardeşler de dahil olmak üzere Hollywood ve Demokrat Parti’den birçok şahsiyetin bulaştığı Pizzagate’in uzantısı olarak, en üst püriten burjuvazi içindeki bir pedofili çemberi hakkında bir soruşturma yürütmeye yönlendirir.

John Podesta, Bill Clinton’un görev döneminde Beyaz Saray sekreteri ve daha sonra Hillary Clinton’un seçim kampanyası müdürü olarak görev yaptı. Russiagate’in en sıcak günlerinde, Michael Flynn Jr., babasının ABD istihbarat reform projesini ifşa eden makalelerimden birini yayınladıktan sonra Podesta, Voltaire İletişim Ağı’nı Kremlin’i kuklası olarak nitelemişti [2].

3 Kasım’daki başkanlık seçimlerinden önce, « Q », seçimlere hile karıştıracak komploculara karşı bir operasyonun yaklaştığına dair uyarı mesajları yayınlıyordu. O zamandan beri, Almanya’da, ABD oy sayımlarına bulaşan Dominion şirketler grubunun tesislerinde yapılan aramayı ifşa etti. Bununla birlikte, her ne kadar bu polis müdahalesinin gerçekleştiği doğruysa da, bunun kimin talimatıyla ve neden yapıldığını ve yapılan aramada nelerin bulunduğunu doğrulamamız mümkün değildir.

Donald Trump’ın özel avukatı ve New York eski belediye başkanı Rudy Giuliani ise kendi adına, seçim kayıtları düzeyinde, sandık başında, postayla gönderilen oy pusulaları, otomatik sayımlar son olarak makine sonuçlarının aktarımı yoluyla olmak üzere çeşitli seçim hilelerinden söz etti. Dominion’un yazılımının devreye gireceği yer de tam olarak burasıdır. Kullanılan oylarla orantılı olarak Donald Trump için daha az, Biden için ise daha fazla oy sayacaktı. Bu yazılımın aralarında Venezüella’nın da bulunduğu birçok ülkede seçimlere hile karıştırmak için kullanıldığı iddia edildi.

Devlet Başkanı Hugo Chávez’in sık sık Voltaire İletişim Ağı’ndan seçim gözlemcileri talep ettiği bilinmektedir. İçlerinden biri seçimlerde önceden yapılan bir hileyi keşfetti ve bunu teşhir etti. Ülke, her kullanılan oy için bir alındı belgesi çıkaran seçim makinelerini kullanıyordu. Dominion, elektronik sonuçları alındı belgeleriyle karşılaştırarak, doğrulanması gereken oylama makinelerinin önceden bir listesini hazırlamıştı. O andan itibaren, diğer makinelere risksiz bir şekilde hile yapılabileceği herkesin malumuydu. Sonuçları tahrif etmek isteyen Devlet Başkan Chávez değil, bunu kimin hesabına yaptığını bilmediğimiz Dominion şirketi idi. Seçimleri düzenleyen general, seçimler öncesinde yolsuzluk ve vatana ihanetten tutuklanmıştı.

General Flynn’in avukatı Sidney Powell, bir basın toplantısında Rudy Giuilani’nin ekibine katıldı. Kuzey Carolina’nın eski federal savcısı olarak, yeraltı dünyasına ve yolsuzluğa karşı mücadelesiyle tanındı. Avukat olarak, Flynn aleyhindeki soruşturmanın abartılı yönünü ortaya koydu ve soruşturmayı sonlandırdı. Giuilani ile birlikte Dominion aleyhine büyük boyutta dolandırıcılık suçlamasıyla yeni bir şikayet metninin hazırlığını tamamladığını açıkladı.

Pentagon’un beş büyük yöneticisinin [3] görevden alınması General Flynn’in imzasını taşıyor: ayrılanların tamamı gizli Müslüman Kardeşler Cemaati ve onun terörist örgütleri El Kaide ve IŞİD’i desteklenmesi sürecine bulaşmıştır.

Donald Trump blöf mü yapıyor yoksa hile yapanları suçüstü mü yakaladı? Bu durumda onlarla savaşacak mı, yoksa uzlaşacak mı?