Haksız bir davadan –WikiLeaks’in kurucusu Julian Assange’ın Londra’daki davasında– ilk bakışta adil gibi görünen bir karar çıktı: Gazetecinin, 1917 tarihli Casusluk Yasası’na dayanılarak kendisini 175 yıl hapis cezasının beklediği Amerika Birleşik Devletleri’ne iade edilmemesi. Bu satırları yazarken, Assange’ın Ekvator Büyükelçiliği’nde yedi yıl kapalı kaldıktan ve Londra’da neredeyse iki yıl ağır hapis yattıktan sonra serbest bırakılıp bırakılmayacağı ve nasıl serbest bırakılacağını göreceğiz.

Kefaletle serbest bırakılmasından söz ediliyor, ancak Washington karara itiraz ederse (ki itiraz etmesi kesin gibi görünüyor), iade süreci yeniden açılabilir ve Assange, Britanya’daki yargının emri altında kalabilir. Yargıç Vanessa Baraister’ın verdiği kararda, söz konusu kararı sadece Assange’ı intihara sürükleyebilecek « akıl sağlığı nedenleri »ni göz önünde bulundurarak verdiğini belirterek, ABD makamlarının « iyi niyetine » ve Birleşik Devletler’de olası bir davanın kurallara uygun olarak yapılacağına ikna olduğunu söylediğini unutmayalım.

Julian Assange’ın o sırada ABD’ye iade edilmemesini gerçekte ne belirledi?

Bir yandan, Assange davasını kamuoyunun dikkatine sunan uluslararası çaptaki tahliye kampanyası. Öte yandan, Assange’ın ABD’de alenen yargılanmasının siyasi-askeri müesses düzen için son derece utanç verici olacağı. Savcılık, Assange’ın « suçlarının » kanıtı olarak, ABD’nin WikiLeaks tarafından açığa çıkarılan savaş suçlarını ortaya koymalıdır.

Örneğin, 2010 yılında ajans, Irak ve Afganistan’daki savaşlarla ilgili çoğu « kişiye özel » veya « gizli » olarak tasnif edilen 250.000’den fazla ABD belgesini yayınladığında. Ya da 2016’da Assange Londra’daki Ekvator büyükelçiliğinde hapsedilmişken, WikiLeaks, Obama yönetiminin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton tarafından 2010-2014 yılları arasında gönderilen ve alınan 30.000’den fazla e-posta ve belge yayınladığında.

Bunlar arasında, özellikle ABD ve Fransa’nın Libya’ya karşı yürüttüğü NATO savaşının gerçek amacını ortaya koyan 2011 tarihli bir e-posta yer almaktadır: Kaddafi’nin, Fransa’nın 14 eski sömürgesine dayattığı bir para birimi olan CFA Frangına ve dolara alternatif bir Afrika para birimi oluşturmak için Libya’nın altın rezervlerini kullanmasını engellemek. WikiLeaks, bu ve diğer birkaç savaş operasyonunun gerçek hedeflerini gün ışığına çıkaran on binlerce belgenin yanı sıra, Irak’ta ve başka yerlerde savaşın gerçek yüzünü gösteren sivillerin katledilmesine ilişki video görüntülerini de yayınladı. Bu gerçek bugün ana akım medya tarafından gizlenmektedir.

Altmışların Vietnam Savaşı sırasında, gazetecilerin yaptıkları haberler ve katliam görüntüleri, « kirli savaşa » karşı ABD’nin yenilgisine katkıda bulunacak olan yaygın bir hareketi ateşlerken, bugün savaş gazeteciliği giderek daha denetimli hale gelmektedir: birlikleri izleyen embedded muhabirlere, düzenledikleri brifinglerde « bilgi » vermeye yetkili olan otorite olarak sadece komutanların istedikleri gösterilmektedir. Azınlıkta kalan gerçek gazeteciler, gittikçe zorlaşan riskli koşullar altında faaliyet göstermektedir ve gönderdikleri haberler, olayların resmi anlatımının hakim olduğu ana akım medya tarafından genellikle sansürlenmektedir.

WikiLeaks araştırmacı gazeteciliği, « derin devlet » içerisinde faaliyet gösteren, savaş kartını oynamaya devam eden güçlü seçkinlerin gerçek çıkarlarını gizleyen medyadaki omertà duvarını aştı: ancak tek bir farkla, bugün, nükleer silahlar dünyayı nihai felakete götürebilir.

Stratejilerini ve planlarını açığa çıkararak, bu güç gruplarının gizli dolaplarını ihlal etmek, ister gazeteciler için olsun, ister Omerta’ya isyan ederek gerçeği ortaya çıkarmalarına yardım edenler için olsun, son derece tehlikeli bir eylemdir.

Irak savaşı sırasında ABD Kara Kuvvetleri’nde istihbarat analisti olarak çalışırken eline geçen belgeleri WikiLeaks’e sağlamakla suçlanan ABD’li aktivist Chelsea Manning’in durumu simgeseldir. Bu suçu nedeniyle, maksimum güvenlikli bir hapishanede 37 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve çok zor koşullarda 7 yıl tutulduktan sonra tahliye edildi . Assange aleyhine ifade vermeyi reddettiği için tekrar hapse atıldı; intihar girişiminden sonra geçici olarak serbest bırakıldı.

Çeviri
Osman Soysal
Kaynak
Il Manifesto (İtalya)