Cenevre’deki ABD-Rusya zirvesi « II. Yalta »dan hemen önce, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD televizyon kanalı NBC News’e bir röportaj verdi [1].

Ev sahibi gazeteci Keir Simmons ona Çin ordusunun yükselişini, ABD ile Rusya arasında yürütülen nükleer silah kontrol müzakerelerinde Çin’in yer almamasını, Çin’in Uygur sorununu, Rusya’nın Çin ve ABD ile uzay programı alanındaki işbirliğini ve Çin’in Tayvan sorununu askeri yoldan çözmesi durumunda Rusya’nın ne yapacağını sordu. Ama Pekin’in Doğu Sibirya’daki iddialarıyla ilgili soru sormadı.

Putin’e şu soruyu sordu: « Örneğin Çin, Güvenlik Konseyi’nde Kırım konusunda çekimser kaldı. Çin’in en büyük bankaları ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarını ihlal etmedi. Çin’den %100 destek aldığınızı düşünüyor musunuz? ».

Devlet Başkanı Putin, Çin-Rusya ittifakını kırma girişimleri hakkında ona yanıt verdi ve bu ittifakın çok güçlü olduğunu yineledi. « Çin’in bizim için bir tehdit oluşturduğuna inanmıyoruz » dedi.

Rusya ve Çin, yakın tarihlerinde Batı’nın kendilerine yönelik niyetlerini deneyimlediler. İki ulus, birbirlerinden ayrı hareket etmeleri durumunda, art arda saldırıya uğrayacaklarına, ittifaklarının bu nedenle bir tercih değil, hayatta kalmaları için bir zorunluluk olduğuna inanmaktadırlar.

Çeviri
Osman Soysal