Suudilerin hava savunma sistemi

Husi isyancılarının Suudi petrol tesislerine yönelik insansız hava aracı saldırısı, Arap Yarımadası’nda dramatik bir değişim dönemi açmayı amaçlıyordu. Saldırının Yemen’den itibaren gerçekleştirilmesine ve bir şekilde İran’ın desteğinden yararlanmış olmasına karşın, onu hazırlama, kolaylaştırma ve yürütme kararını veren başka bir yerde bulunuyordu. Amaç çok açıktır ve gerçekleştirilmesi için, Suudi Arabistan ve Körfez bölgesindeki petrol zengini sultanlıkların ekonomisi için çok daha büyük etkiler doğuracak başka saldırıların da gerçekleştirileceğine inanıyorum. Bununla birlikte, bu devlet tarafından satın alınan gelişmiş teknoloji silahlar ve bölgede konuşlandırılan ABD askeri güçleri bu saldırıları önlemekte yetersiz kalmaktadır.

Suudi Arabistan, 1996 yılından beri, tüm silahlı kuvvetler sınıflarıyla bağlantılı, dünyanın en modern otomatik uçaksavar (AA) savunma sistemine (Peace Shield) sahiptir. Amerika Birleşik Devletleri tarafından 5,6 milyar dolarlık bir maliyetle yaratılmış ve sürekli olarak güncellenmektedir. Askeri radarları, tüm hava savunma füzelerini ve AWACS erken uyarı uçaklarını ya da askeri savaş gemilerini içermektedir. « Peace Sheild » ulusal bir komuta merkezine sahiptir ve Suudi Arabistan topraklarında (Kuzey, Güney, Doğu, Batı ve ülkenin başkenti olmak üzere) beş bölüme ayrılmıştır.

Suudi Arabistan’daki hava hedeflerinin tespiti, ABD’ye ait 17 adet sabit AN/FPS-117 radarı ve 6 adet AN/TPS-43 mobil radar ile sağlanmaktadır. Suudi Arabistan ayrıca 5 adet E-3A ve 2 adet SAAB-2000 (AWACS) uçağı kullanmaktadır. Suudi hava savunması, 10 adet MIM-23 HAWK orta menzilli füze bataryası, 5 adet MIM-114 Patriot uzun menzilli füze bataryası ve birkaç düzine Şahin (Crotale) kısa menzilli füze bataryası ve klasik uçaksavar topçusu tarafından sağlanmaktadır.

Saldırıdan öncesi Abqaiq tesisi.
Saldırı sonrası Abqaiq tesisi.

Husi isyancıları, Suudi Arabistan’a Yemen’den 20 insansız hava aracı ve en az bir seyir füzesiyle saldırdı. Konunun uzmanı olmayanlar için bir seyir füzesinin aynı zamanda reaktörlü bir motora sahip insansız hava aracı sayıldığını anımsatalım. Hedefler, her ikisi de Armaco’ya ait olan Abqaiq petrol rafinerisi ve Kureyş petrol tesisiydi. Sonuç, yangın ve gaz ve petrol arzının belirsiz bir süre için kesilmesi olmuştur.

Batı basını ABD’nin insansız hava araçların fırlatıldığı tesisin yerini tespit ettiğini ve İran’ın güneyinde olduğunu belirtmektedir. Bu imkansızdır, çünkü ABD, Kuveyt’ten Birleşik Arap Emirlikleri’ne kadar, aynı zamanda Bahreyn’deki limanda demirli 5nci Filosunun da katıldığı İran kıyılarını günde 24 saat izleyen bir ikaz zincirine sahiptir.

Asıl inanılmaz olan, Yemen’in savaş uçaklarının radar tespit bölgelerini dolanarak 800 km’den fazla bir mesafede zikzak şeklinde uçmalarına rağmen, seçilen hedefleri azami bir hassasiyetle vurmuş olmalarıdır. Harekatın planlayıcısı, askerlik biliminin « güç ve imkanların ekonomisi » ilkesine uygun olarak, her biri için asgari sayıdaki vurucu alet sayısını seçerek, Suudi petrol tesislerinin anahtar unsurlarını çok iyi bildiğini ortaya koydu. İnsansız hava araçları hiçbir radar tarafından tespit edilemediği için, Suudi uçaksavar savunmasını delme olasılığı eksiksiz olarak gerçekleştirildi.

11 Eylül 2001’den sonra, Yemen Devlet Başkanı Abdullah Salih, terörizmle mücadelede George Bush’a destek verdiğini açıkladı. ABD, Yemen’e cömert bir askeri destek sundu. Özellikle Yemen Hava Kuvvetlerini kendi askeri okullarında eğitmiş, onlara mühimmat ve savaş teknikleri vermişlerdi. Yemen bunun dışında, 8 adet nakliye uçağı (2 tanesi C-130 Herkül olmak üzere) ve 14 adet F-5E savaş uçağı aldı. Ayrıca, 26 adet savaş helikopteri (UH-1H dahil) aldı. Bu nedenle, Yemen ordusu Batı basınının sunduğu kadar « yalınayak » değildir.

Husi isyancıları 7 Temmuz’da, Savunma Bakanı Tümgeneral Muhammed Nasır’ın huzurunda, yeni yerli yapım silah sistemlerini tanıttılar. Özellikle Kuds-1 seyir füzesi, Bedir-F taktik balistik füzesi ve Samet-1, Samet-3 ve Kaşif-2K pistonlu motora sahip insansız hava araçları uçağı söz konusuydu. Fotoğrafta, menzili arttırmak için hörgüç şeklindeki tankın montajı gösterilmektedir.

Yemenlilerin Samet-3’ü gibi bazı İHA’ların, Avrupa’da üretilen, 250 ila 1000 santimetreküp boyutundaki küçük araba veya küçük motosiklet motorlarını kullandıklarını biliyoruz. Seyir füzelerinin bir bölümü, nakliye uçakları ve helikopterlerde motorlar çalışmadığında enerji üretiminde ya da motorları çalıştırmak için havaalanlarının bir kalkış kaynağına sahip olmadığı durumlarda kullanılan küçük bir jet motorunu (APU) kullanır. Yemenliler ABD malı helikopterlere sahiptirler ve belki de ilk ürettikleri seyir füzelerine ellerindeki APU’ları monte etmiş olabilirler. Birçok devlet, hava savunma sistemlerinin etkinliğini test etmek üzere hedef İHA’lar yaratmak için bunu yapmıştır. Bu arada, Husi isyancılarının elinde, Fransa, İtalya, Almanya, Japonya, vb. ülkelerde üretilen çok sayıda bu tip motor bulunmaktadır. İHA’ların ve seyir füzelerinin fırlatılması ve hız kazanması katı yakıtlı roket motoru ile sağlanır. Uçuş için kullanılan APU motoru 20 kg ağırlığında, 0.7 ila 3.12 litre/dak’lık bir spesifik yakıt tüketimine ve 650 ila 800 km/saat hıza sahiptir. 250 ila 300 l’lik bir yakıt tankıyla, seyir füzesinin Suudi rafinerilerini vurabilmesi mümkündür. Bu iki tip motorun pazarlanmasına yönelik herhangi bir kısıtlama bulunmamaktadır.

Durumu daha iyi anlayabilmek için önce İHA’ların ve seyir füzelerine karşı savunma kavramını daha anlaşılır bir dile çevireceğim. Hedeflerin zayıf noktası, bu saldırı araçlarının 30-40 km’nin altında kalan düşük radar tespit mesafelerine sahip olmalarıdır. Küçük boyutları, metalik olmayan malzemelerden yapılmış olmaları ve zeminden yaklaşık 10 m yükseklikte olan uçuş profillerinden dolayı, radar izlerini gözlemlemek zordur. 30 ila 40 km’lik mesafe, antenin yüksekliğine ve kapsama dairesi alanına bağlı olarak daha da azalmaktadır. Örneğin, Patriot füze radarı, 360 ° derecede, 120 °’ lik bir kapsama alanına sahiptir.

Askeri araştırma uydularını kullanan radarlar, seyir füzelerini veya İHA’lar tespit edememektedir. Bu durumlarda, tüm ulusal topraklara yayılan bir alanın hava savunması etkili olamamaktadır, çünkü kapsamlı kuvvetleri gerektirmektedir. Bu nedenle, önemli hedeflerin hava savunması, en olası erişim yönlerine göre düzenlenmektedir.

Tespit olasılığı karasal radar ağı ve daha geniş bir tespit alanına sahip AWACS (Airborne Early Warning and Control) uçaklarında bulunan radarlarla işbirliğiyle artmaktadır. Suudi Arabistan, İHA’ların hedeflerine yaklaşımı sırasında, AEW tipi bir radarla donatılmış, 6002 kuyruk numaralı ve BAHAR 46 radyo işaretli bir Saab-2000 bunları tespit edebilirdi. Ne var ki AWACS uçağı, devriye görevi için ters tarafa, Irak sınırına gönderilmişti. Alçaktan irtifada uçan araçların tespiti için, küçük bir hedefe yönelik doğrudan savunma, karaya bağlı balonlar ya da yönlendirilebilir türde radar platformları kullanabilir.

Eğer İHA’lar veya seyir füzeleri yeterince erken tespit edilirse ve savaş uçakları hedefin yakınındaki hava hizmet alanında ise, kızılötesi sensorlar ya da uçaktaki radarlar sayesinde havadan havaya füzeler tarafından önlenirler. Aksi halde bu görev uzun, orta, kısa veya çok kısa menzilli füzeler ve CIWS (Kashtan, Goalkeeper, Meroka, Oerlikon Millenium vb.) küçük kalibreli topçu sistemleri kullanan uçaksavar savunmasına düşmektedir. Rafinerilerde, termik ışın güdümlü kısa ve çok kısa menzilli uçaksavar füzelerinin, hava hedefine değil ama otomatik olarak baca gazı alevine yöneldiğini anımsatalım.

Radarların hava hedefini vuruştan 20 ila 25 km önce bulduğunu varsayarsak, hedefini vurmadan önceki süre 100 ila 110 saniyedir. Bundan, uzun, orta ve kısa menzilli uçaksavar füzelerinin fırlatmaya hazır hale getirilmesi için gerekli 10 ila 30 saniyelik pasif süreyi çıkartıyoruz. İlk füze atışı hedefi tahrip etmediyse, çok kısa menzilli füzelerden oluşan ikinci füze fırlatışı 7 ila 9 km’lik bir menzil içerisinde gerçekleştirilir. Algılama mesafesi çok küçükse ve çarpma süresi 65 saniyeden uzunsa, tüm uçaksavar füzeleri aynı anda fırlatılır. Son çare 8.000 mermi/dakika hızına, 3 km’lik bir menzile ve yaklaşık azami 500 m’lik bir etkinliğe sahip CIWS topçu sistemleridir (20 ila 35 mm’lik 6 tüplü döner toplar). Yemenlilerin kendilerini geliştirdiği gibi, birbirine çok yakın aralıklarla, farklı yönlerden, çok sayıda İHA’nın ve seyir füzesinin kullanıldığı birçok dalgadan oluşan bir saldırı ile karşı karşıya kalırsak, savunmanın hizmet kanalları işlemez hale gelir ve sistem kilitlenir.

Önleyici saldırılar, İHA’larla ve seyir füzeleriyle mücadelede en etkili yöntemdir. Fırlatma rampaları, bileşenlerin bulunduğu depolar ve montaj hangarları hedef alınır. Burada her şey askeri istihbarat servislerinin topladığı bilgilerin doğruluğuna bağlıdır.

ABD’liler, en etkin hava savunma sistemlerinin dahil olduğu, Yemenlilerin petrol tesislerine yönelik İHA saldırısını metodik olarak analiz etmeye başladı. Rapor gizlidir, ancak Monterey’s Middleburry Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü, Abqaiq rafinerisinin saldırıdan önceki haliyle savunma sistemine ilişkin gizliliği kaldırılmış birkaç uydu fotoğrafını yayınladı. Yemenlilerin İHA’ları tarafından vurulan Abqaiq rafinerisiyle ilgili olarak, doğrudan savunma düzeneği ABD tarafından kurulmuştur (yukarıdaki fotoğraf). Rafineri etrafındaki 10 km’lik yarıçap içinde 2 adet uzun menzilli Patriot PAC-2/3 bataryası, bir adet kısa menzilli Şahin-Crotale füze bataryası ve Oerlikon tipi radar ve Skyguard kameralı 3 topçu takımı yerleştirildi.

Suudi uçaksavar topçu sistemlerinin atış kontrol merkezi, 5.000 metrenin üzerindeki hedefler için 20 km menzilli Skyguard ve 500 metre altında uçak hedefler için 5 km menzilli Oerlikon radar donanımlarına dayanmaktadır. Bir Oerlikon birimi, 550 ila 1.000 mermi/dakika hızına sahip, iki adet 35mm tüplü namluya sahiptir. Bir giriş yönünü savunan bir top takımı, 3-4 Oerlikon biriminden oluşmaktadır.

Nisan 2019 tarihli bir uydu görüntüsünde, Abqaiq rafinerisinin güneybatısına yerleştirilen Patriot bataryasının, Suudiler tarafından bir başka bölgede yeniden konuşlandırıldığı görülmektedir. 14-15 Eylül tarihli bir başka uydu görüntüsünde, rafinerinin hava savunma düzeneği görülebilmektedir. Rafinerinin Doğusunda konuşlandırılan ikinci Patriot bataryası Patriot yerinde değildir, ancak ilk Patriot bataryası düzeneği geri dönmüştür. Eğer radarı algılamıyorsa Patriot bataryası, otomatik ağ içerisinde nasıl çalışacak ve neden bir Fps-117 ya da 43 ağ radarı bile hedefleri saptayamamıştır? Bunun dışında, özellikle güney-batı ve güney-doğuda olan olmak üzere, topçu takımlarının üç mevzisinden ikisinin boş olduğu görülmektedir (bkz. fotoğraf 14, 15). Başka bir deyişle, bunlar Yemen’den gelecek bir saldırıya müdahale etmesi gerekenlerdir. Bu da, bu yeniden konuşlandırma emrini veren bölge yöneticisinin (ADOC) ruh sağlığı hakkında şüphelerimizi artırmaktadır.

Şahin-Crotale bataryasının radar istasyonu ve kuzeydeki uçaksavar topçu takımının radarı çalışmış ve hedefleri tespit etmiş olsaydı, Suudilerin tepki vermesi için bir dakikadan daha az bir süreleri olacaktı. Şahin-Crotal füzeleri için hazırlık süresi ateşlenmeleri için yetersizdi. Yemenlilerin İHA’ları güney yönünden 5 ila10 metre irtifada uçuyorlardı ve sadece rafinerinin kuzeydeki topçu takımı onlara ateş edebildi. Altyapı sütunlarının arasında, mermilerin bir kısmı rafineriye düştü. Bu, Yemenlilerin iki Suudi hedefi için 18 + 1 saldırı aracı kullanmış olmasına rağmen, Abqaiq rafinerisinde 27 yerde yangın çıkmış olmasını açıklamaktadır.

Çeviri
Osman Soysal