Haziran 2012’deki Cenevre Konferansı’nın Suriye’de barışın temellerini atacağı varsayılıyordu. O tarihte NATO, Rusya ve Çin’le çatışmaya girmekten kaçınmak için ülkeye Libya tarzı bir bombardıman gerçekleştirilmesinden vazgeçmişti. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, askeri danışmanlarının Baba Amr İslami Emirliği’nden çıkmaları için görüşmeler yürütmüş ve esir alınan subaylarının bırakılmasını sağlamıştı. Mantıksal olarak, Suriye hükümetinin galip geldiği ve normale dönüşün yakın olduğu tahmin edilebilirdi.

Ancak 30 Haziran akşamı, kısa süre önce François Hollande’ı Cumhurbaşkanı seçmiş olan Fransa, nihai bildirinin yorumu hakkında bir şerh yayınladı. Buna göre geçiş hükümeti bütün taraflarca kabul edilmeliydi ve anlaşma, nihai olarak Devlet Başkanı Esad’ın gitmesini içeriyordu. Bir hafta sonra Cumhurbaşkanı Hollande, Paris’te “Suriye’nin Dostları” grubunun üçüncü toplantısına evsahipliği yaptı; bu toplantının konuk yıldızı, Humus’ta terörü yaymış olan, France 24 ve El Cezire’den genç bir gazeteci olan Ebu Salih’ti. Artık Sarkozy vaatleri yoktu: dördüncü nesil savaş (medya yalanları savaşı) başarısız olduğu için, onbinlerce yabancı savaşçının olduğu Nikaragua tarzı savaşa geçilecekti.

Fransa’nın sergilediği bu dönüş, hem mülk sahibi sınıfın bazı üyelerinin iştahıyla, hem de yeni yönetim ekibinin yozluğuyla izah ediliyor.

 Bazı kapitalistlere göre, 2008 ekonomik krizi, Fransa’da işçi sınıfının yoksulluğu nedeniyle çok para kazanmanın imkansız olduğuna işaret ediyordu. Bu nedenle Sarkozy’yi Suriye’de savaş hazırlığına ittiler ve o, Fransa’nın çekilmesi için müzakereler yürütürken, projeye devam ettiler. Onların çıkarları Elysée Sarayı’nda, François Hollande tarafından görevde tutulan Cumhurbaşkanlığı Genelkurmay Başkanı Benoît Puga tarafından temsil ediliyordu.

- François Hollande’ın seçilmesi temel olarak ve illegal bir biçimde, Katar tarafından finanse edildi. Bir zamanlar Fransa’ya bağlı olan bu küçük emirlik, 1995 darbesinden beri hırslı Şeyh Hamad tarafından yönetiliyordu. Şeyh Hamad 1999’da, Exxon Mobil’in ülkenin doğalgazına sınırsız erişimde bulunmasına izin verdi. Birkaç yıl içinde Katar, Rockefeller’ın de facto mülkiyeti altında küresel bir gaz devi haline geldi. Cumhurbaşkanı Hollande, kendisiyle Emirlik arasında aracı işlevi gördüğü için Laurent Fabius’u Dışişleri Bakanı tayin etti. Ancak bakan, “İsrail dostu” olarak tanımlanabilecek biriydi. Bu nedenle Fransa’yı, Suriye’yi “kana bulamaya” itecekti.

Saldırı 18 Temmuz 2012 tarihinde, Ulusal Güvenlik Konseyi üyelerini öldüren bir bombalama ile gerçekleşti. Bunu, 100 binden fazla insanın ölümüne neden olacak bir buçuk yıllık bir savaş izledi. Bugün bu savaşın askeri bir çözümünün olmadığı ve Kontraların yok edilerek ortadan kaldırıldığı söylenebilir.

Moskova ve Washington bugün, Cenvre 2 Konferansı’ndan bahsediyor. Gerçekten de Birleşik Krallık, Avam Kamarası’nın oyuyla geri çekilmek zorunda kaldı; Katar Emiri ABD tarafından tahttan çekilmeye zorlandı; Fransa, Mali’deki operasyonu nedeniyle askeri basıncını sürdüremezdi, Türkiye ise geniş çaplı operasyonlar yürütmeyecek kadar bölünmüş durumda. Gerçekte geriye sadece bir oyuncu kalıyor: Suudi Arabistan.

Riyad, 50 bin kişilik bir paralı asker gücü oluşturmak için Amman’da bir Savunma Eş-Bakanlığı kurdu. Kontraların Türkiye’den gelen malzemelerle Guta’da kimyasal bir saldırı gerçekleştirmesinin bir dönüm noktası teşkil etmesi bekleniyordu. Müttefik komutanlar rejim değişikliğini planlamak üzere Amman’da buluştu. Sonuç: hiçbir şey.

Gerçekte, Washington Katar Emiri’ni sahneyi terk etmeye zorladığında, Suudi Arabistan’ın da çekilmeye zorlanacağı telaşı yaşandı. Suudiler, acıyla bağırıp ABD’den intikam alma planlarını açıkladıktan sonra, John Kerry’nin gelip onlara, Batı’nın iradesiyle tahtta oturduklarını hatırlatmasından sonra göründüğü kadarıyla yeniden eski çizgiye döndüler. Bu nedenle Cenevre 2 Konferansı, ya Aralık başında, ya da Ocak sonunda gerçekleşecek olmalıdır. ABD’nin müttefikleri sonunda, bir buçuk yıl önce Moskova ve Washington arasında varılmış olan gizli anlaşmayı onaylayacaklar muhtemelen.

Çeviri
Selim Sezer
Kaynak
Medya Şafak (Türkiye)