Amerika Birleşik Devletleri hükümetine bağlı Federal Acil Durum Yönetim Kurumu, yani FEMA, bir nükleer saldırı durumunda ne yapılması gerektiği konusunda halka yönelik talimatlarını güncelledi [1]. Yeni talimatlar, kendinizi virüsten korumak için Kovid-19’u, pandemiyle birlikte yaşanan kapanmaları ve virüsten korunmak için gereken standartları dikkate almaktadır.

FEMA, kaçınılmaz bir nükleer saldırı alarmı verildiğinde hazırlıklı olmak için « Kovid-19 nedeniyle işe gitmek veya eve dönmek için geçtiğiniz birçok yerin kapalı ya da düzenli açılış saatlerine sahip olabileceğini » bilmeniz gerektiği konusunda uyarmaktadır. Bu nedenle, her şeyden önce « sığınmaya en elverişli yerleri, yani mahzenleri ve binaların orta katlarını » belirlemeniz gerekmektedir.

FEMA, bu talimatlarında bir nükleer patlamanın gerçek (bilimsel olarak kanıtlanmış) etkilerini görmezden gelmektedir. Kaçanlar, Kovid-19 nedeniyle kısıtlamaya tabi olmayan girecek bir yer bulabilecek kadar şanslı olsalar bile, bundan tamamen kaçmalarının hiçbir yolu yoktur. Patlamadan çıkan havanın 800 km/saat hıza sahip rüzgarlarla yer değiştirmesi, en sağlam binaların dahi çökmesine veya patlamasına neden olur. Isı çeliği eritir, betonarmeyi patlatır. « Sığınmaya en elverişli yerler »i bulan insanlar bile buharlaşır, göçük altında kalır, yanar.

1 megatonluk bir nükleer bombanın (1 milyon ton trityumun patlayıcı gücüne eşdeğer) yıkıcı etkileri dairesel olarak yaklaşık 14 km’ye kadar uzanır. Patlayan 20 megatonluk bir bombanın yıkıcı etkileri ise 60 km’den fazla bir yarıçapı kapsamaktadır.

Böylesi bir durumda FEMA, insanları Kovid-19’dan korumakla ilgilenmektedir. Nükleer saldırı başladığında, « yerel makamlardan hangi kamu barınaklarının açık olduğunu öğrenin, çünkü bunların yerlerinin Kovid-19 nedeniyle değişmiş olabileceği » konusunda uyarıda bulunuyor. Tahliye sırasında, « kendinizi ve ailenizi Kovid-19’dan korumak için yanınıza kişi başına iki maske ve en az % 60 alkol içeren bir su ve alkol bazlı el jeli alın ». Barınağın içinde, « sosyal mesafeyi korumaya devam edin, maskenizi takın ve kendinizle aileniz dışındakiler arasında en az 6 fit (hemen hemen 2 metre) mesafe bırakın ».

Bu senaryo, bir nükleer alarm durumunda, 330 milyon ABD vatandaşının, sükunetlerini koruyarak hangi sığınakların açık olduğu konusunda bilgi alacaklarını, yanlarına alkol ve su bazlı jeller alacaklarını ve sığınağa vardıklarında aralarındaki sosyal mesafeyi koruyacaklarını, dolayısıyla temel endişelerinin kendilerini Kovid-19’dan korumak olduğunu varsaymaktadır. Ne var ki bunun sonucunda bin kişiyi barındırabilen bir sığınağa sadece 200 kişi kabul edilirken diğerleri dışarıda kalacaktır.

Saçma bir şekilde, insanların kendilerini Kovid-19’dan korumak için FEMA talimatlarını takip ettiklerini varsayarsak, nükleer patlamaların yok edeceğinden çok daha geniş bir alanda radyoaktif serpintiye maruz kalacakları muhakkaktır. Görünüşte bombadan etkilenmediği düşünülen artan sayıda insan, radyasyon sendromu belirtilerini göstermeye başlayacaktır. Bugün itibariyle herhangi tedavi olmayan bu durumda, sonuç kaçınılmaz olarak ölümdür.

Radyasyon sinir sistemine ulaşırsa, şiddetli migren ve uyuşukluğa neden olur, ardından kasılmalarla birlikte koma durumu ve kırk sekiz saat içinde ise ölüm meydana gelir. Radyasyona bağlı mide-bağırsak sendromu durumunda mağdur, yüksek ateşin eşlik ettiği kusma ve kanlı ishalden muzdarip olur ve bir veya iki hafta içinde ölür.

Bu senaryoda FEMA, insanların ruhsal durumuyla da ilgilenmektedir. Şu uyarıda bulunmaktadır: « Nükleer patlama tehdidi, bugün zaten Kovid-19 nedeniyle korku ve kaygı içerisinde olan birçok insanda daha fazla strese neden olabilir ». Bu nedenle, « travma yaratan bir olay sırasında stresle nasıl başa çıkılacağı » konusundaki talimatların izlenmesini tavsiye etmektedir. Dolayısıyla bir nükleer saldırı durumunda, nükleer bombalar patlarken, ABD vatandaşlarına FEMA sayesinde Kovid’ten korunduklarına inanarak streslerini yönetmeyi öğretecek psikologların yardım edeceğini açıkça anlatmaktadır.

Çeviri
Osman Soysal
Kaynak
Il Manifesto (İtalya)

[1Ready”.