Konular
Merkezi Komuta Merkezi : Büyük Ortadoğu’nun Kontrolü
4033 makaleler


Alman heyetinin Kahire’ye gelişi.
Münih Güvenlik Konferansı, 25 ve 26 Ekim’de Kahire’de, 27 ve 28 Ekim’de ise Doha’da Arap ve Alman yöneticileri arasında iki seminer düzenlemektedir.
Mısır, Suriye ve Suudi Arabistan ile birlikte Müslüman Kardeşler’e karşı tavır alırken, Katar, Türkiye ve İran ile birlikte bu gizli cemaati desteklemektedir.
Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el-Sisi, Dışişleri Bakanı Samih Şükri ve Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmet Abulgeyt, aralarında Nijer, Uganda ve Cibuti Dışişleri Bakanlarının (...)

Lübnan’da bankalar 10 günden beri kapalı. ATM’lerde ara bulunmuyor. Gösteriler ülkenin geneline yayılmış durumda. Bütün yollar barajlarla kesilmiş durumda. Trafikte, eğer biliniyorsa, ancak ara yollar kullanılarak yer değiştirmek mümkün. Havaalanına ulaşım kesilmiş durumda.
Irak’ta gösteriler, başta Şii bölgeleri olmak üzere yeniden başladı. Gösterilerin bastırılmaya çalışılması sırasında bir ayda 200’den fazla kişi yaşamını yitirdi. Lübnan’da 1943’ten beri olduğu üzere, Irak da 2005’ten beri iktidarı dini aidiyetlere (...)
Türkiye’nin « Barış Pınarı » harekatıyla ilgili sizden gizlenenler (1/3)
Kürt sorununun soyağacıyazan
Thierry Meyssan

Uluslararası toplum Rojava’ya yönelik askeri müdahaleye karşı kınama mesajlarını çoğaltırken, on binlerce çaresiz Kürdün Türk Ordusundan kaçışına tanık olmaktadır. Öte yandan, Fransa’nın yarattığı kaçınılmaz durum ve Kürt savaşçıların ve sivillerin işlediği insanlığa karşı suçlar göz önüne alındığında, bir katliamın belki de barışı sağlamanın tek yolu olduğunu düşünerek, kimse duruma müdahale etmemektedir.

Başkan Donald Trump, iki buçuk yıl süren iktidarından sonra, görüşlerini Pentagon’a dayatma noktasına geldi. IŞİD’in « Sünnistan » projesini sonlandıran başkan, Rumsfeld/Cebrowski’nin genişletilmiş Ortadoğu’daki devlet yapılarının yok edilmesi doktrinine de son vermek niyetindedir. Eğer bunu başarırsa, bölgeye olduğu kadar Karayipler Havzasına da barış geri gelecek. Öte yandan, askeri emperyalizm karşısında hayatta kalmayı başaran halkların ekonomik egemenlikleri için savaşmayı sürdürmeleri gerekecektir.

İki aydan beri Ortadoğu’yu dönüştüren siyasi değişiklikler, başoyuncuların ezilmesinin değil, İran, Türk ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin bakış açılarının evriminin sonucudur. Amerikan askeri gücünün başarısız olduğu yerde, Rus ince diplomasisi başarılı olmuştur. Tarafların suçlarını öne çıkartmaktan kaçınan Moskova, adım adım bölgeyi huzura kavuşturmaktadır.
“Gözlerimizin Önünde” (3/25)
Mİ6 ve CİA’nın destek gücü olarak Müslüman Kardeşleryazan
Thierry Meyssan

Doğu-Batı çatışmasının merkezine artık Suriye’den daha çok İran yerleşmiş durumdadır. Her şeye kuşkuyla bakan halk, iki ülke arasında aldatıcı bir şekilde savaşa evrilecek bir gerilim gibi görünen gelişmeler karşısında, Washington’un her gün yaptığı yüz seksen derecelik dönüşlere tanık olmaktadır. Oysa olan bitenin bununla alakası yoktur. Neyse ki, iki büyük güç 75 yıldır akılcı olduklarını ve karşılıklı olarak birbirilerini yok etmeden önce her zaman geri adım atmayı bildiklerini ortaya koymuşlardır.

ABD, İsrail ve Rus ulusal güvenlik danışmanlarının katılımıyla Kudüs’te bir zirve yapılacağı duyuruldu. Direniş Ekseni ile ilgili anlaşmazlıkları ortaya koymak, Ortadoğu’daki tüm devletlerin güvenliğinin teminat altına alınması ve İsrail de dahil olmak üzere, tüm aktörler üzerinde ABD ve Rusya arasında paylaşılmış bir egemenlik tesis edilmesi söz konusudur.

İmam Ruhullah Humeyni tarafından ilan edilen « Kudüs Günü »ne, İran’daki devasa ve Cezayir, Bahreyn, Irak, Suriye ve Yemen’de gerçekleştirilen diğer büyük gösteriler damgasını vurdu. Yapılan konuşmalarda, Washington ve Tahran arasındaki gerilim tırmanması bağlamında, Başkan Donald Trump’ın « Yüzyılın Anlaşması » projesini kınandı.
Özellikle de, Arap, İran ve Batı basınında yer alan yorumların aksine, « Direniş Ekseni »nin farklı hassasiyetleri birbiriyle çelişen ifadeler kullandılar. 2013’ten beri, yanıltıcı bir şekilde (...)

ABD Dışişleri Bakanlığının Devrim Muhafızları birliklerini bir yabancı terörist örgüt olarak kabul etmesine misilleme olarak, İran İslami Danışma Meclisi (Parlamento) 23 Nisan 2019’da Ortadoğu’da konuşlu tüm ABD askerlerini terörist olarak kabul eden bir yasayı onayladı.
İstihbarat Bakanlığının, gıyaben yargılanabilmeleri için, üç ay içerisinde ABD’nin Merkez bölge Komutanlığı’ndaki (CentCom) tüm kurmay subayların listesini sunması bekleniyor.
Yasa tasarısı Bakanlar Kurulu tarafından sunuldu. Yasa, « İslami ilkelere » ve (...)

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Körfez basınının uydurma isnatları şiddetle yalanladı.
Geçtiğimiz ay, Suudi el-Arabiya televizyon kanalı, İran ve Rus birliklerinin Suriye’nin Kuzeyinde birbiriyle çatıştığını ve kayıplar verdiklerini aktarmıştı.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin The National gazetesi, ABD’nin Hizbullah’a yönelik yaptırımlarının Emel Partisi ve Lübnan Ulusal Meclis Başkanı Nebih Berri’ye kadar uzandığını duyurmuştu.
Kuveyt’in el-Rai gazetesi, bir İsrail-Lübnan savaşının hazırlanmakta (...)

ABD ve müttefikleri Kuzey Kore, ardından Sudan, Tunus ve bugün de Yemen’de kıtlık koşullarını kasten yaratmışken, bugün Suriye’yi de buna sürüklemeye başlıyorlar. Bundan korunmanın tek yolu, Irak ve Suriye savaşları sırasında çöken bölge ekonomisini yeniden ivmelendirmektir. Biri bölgenin kalkınması, diğeri de bölünmesi amacı taşıyan iki demiryolu projesi birbiriyle rekabet halindedir. Batılılar insanca mı davranacaklar yoksa tahakküm düşlerini sürdürecekler mi?

ABD’nin « asrın anlaşması » projesinin yakın gelecekte açıklanması beklenirken, Mısır 14 Nisan 2019’da, « Arap NATO »su olarak adlandırılan Ortadoğu Stratejik İttifakı’na (Middle East Strategic Alliance) katılmayacağını bildirdi. En kalabalık Arap ordusunun geri çekilmesi projeyi sıkıntıya sokmaktadır.
Mısır, ittifaka katılması beklenen diğer devletlerle ne ortak bir stratejik hedefi olduğunu, ne de Suudilerin komutası altına girmesi için bir neden olduğunu düşünüyor.
Katar ve Umman Sultanlığının katılımları zaten zımnen (...)

Askeri savaşta yaşadığı başarısızlıktan sonra buradaki siyasi ve özellikle de devlet yapılarının yok edilmesi için Washington tarafından « genişletilmiş Ortadoğu »da yürütülen mali savaşın vurduğu üçüncü kurban Hizbullah oldu.
ABD, İran, Suriye ve Filistin ve Yemen’e varana kadar kendilerine direnen siyasi hareketlerin tamamı ile her türlü mali işlemin yapılmasını yasaklamaya başladı. Bu, tarihte bugüne kadar düzenlenen en ağır kuşatmadır. Çin ve Rusya dışında, dünyadaki tüm devletlere dayatılmaktadır.
Zaten daha Ocak (...)

Avrupa Birliği ile Arap Birliği’ni 24 ve 25 Şubat 2019 tarihlerinde bir araya getiren Şarm el-Şeyh zirvesinin sonuç bildirgesi, ABD Başkanı Donald Trump’ın « asrın anlaşması »na açıkça karşı çıkmaktadır .
Arap-İsrail anlaşmazlığının sürüncemede kaldığı ve taraflardan hiçbirinin bunu çözmeyi başaramadığını değerlendiren Beyaz Saray, uluslararası hukuku değil ama sahadaki gerçekleri dikkate alan kestirmeci bir yaklaşım gerçekleştirmeyi denedi. Başkan Trump’ın özel temsilcisi damadı Jared Kuschner, zamanla fazlasıyla dönüşen ve (...)

Varşova’da Ortadoğu’da Barış ve Güvenlik bakanlar konferansı, öngörüleni dışında, sadece tek bir şeyin ortaya çıkmasını sağladı: İsrail toplantıda Arap devletleriyle birlikte göründü, resmi diplomatik ilişki içerisinde olmamasına rağmen onlarla görüştü.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu ülkeye yönelik askeri angajmanını ifşa etmek için ABD Temsilciler Meclisi’nde Yemen’deki savaşa karşı yapılan oylamadan yararlandı.
Gerçekte bu savaş ilk gününden itibaren Suudi, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail birlikleri tarafından (...)

ABD, birliklerini kullanmadan « Genişletilmiş Ortadoğu »yu yeniden düzenlemeye hazırlanmaktadır. Şiilere karşı, basın tarafından « Arap NATO »su olarak adlandırılan bir Yahudi-Sünni askeri ittifakı kurmak için İran’ın beş yıldır yaptığı hatalar üzerinde yoğunlaşması gerekecektir.
THİERRY MEYSSAN İLE MÜLAKAT (2/3)
Basın, örtbas ettiği tarih üzerine yapılan çalışmaları reddetmektedir
Thierry Meyssan’ın Demi-Lune Yayınlarına verdiği mülakatın bu ikinci bölümü 2006’da İsrail’in Lübnan’a karşı yürüttüğü savaşla ilgili olarak yazdığı eserine ilişkindir. Bugün itibariyle, bağlamsal öngörüleriyle olduğu gibi, gerçeklerin tespit edilmesi yönünden de geçerliliği olan akademik nitelikte bir çalışmadır bu. Bununla birlikte, bu savaşın Batı basını tarafından ele alınışına aykırı olan bu kitap, o dönem etki altında olan basın tarafından görmezden gelinmişti.

Suudi El-Hayat gazetesinin açıkladığına göre, 2018 Ekim ayı sonunda, o zaman Savunma Bakanı olan Avigdor Lieberman, Filistin Özerk Yönetimine ABD’nin İsrail-Filistin anlaşmazlığının çözümü için önerdiği planı ifşa etti.
Bu bilgiler Lieberman tarafından yalanlandı.
Filistin halkının egemenliği kabul edilecek ama bu bir toprak parçasıyla bağlantılı olmayacaktır.
Batı Şeria ve Gazze ayrı ayrı ele alınacaktır: Batı Şeria’nın küçük bir bölümü Filistin Özerk Yönetiminin sorumluluğu altında bırakılırken, topraklarının (...)

Kıbrıs, Yunanistan, İtalya ve İsrail Akdeniz’de ortak bir doğalgaz boru hattının inşası konusunda mutabakata vardı. Denizde gerçekleştirilen en uzun ve en derin boru hattı söz konusudur. Hattın ancak yıllık 12 milyar metreküp gibi iddiasız bir kapasitesi olacaktır. Bedeli 8 milyar dolar olarak tahmin edilen projenin 5 yıl içinde tamamlanması beklenmektedir. Bu arada inşaat çalışmalarına ne zaman başlanacağı henüz açıklanmış değildir.
Mısır, Filistin, Lübnan, Suriye ve Türkiye, 2011’de bulunan doğalgaz sahasıyla (...)

Roma’da « Mediterranean dialogue 2018 » katılımcılarına seslenen Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Filistin sorunu çözülmediği sürece Irak ve Libya’da barışa ulaşmanın imkansız olduğunu açıkladı.
Bugün Ortadoğu’daki tüm ihtilafların, bunların en eskisi olan İsrail devletinin kuruluş koşullarından etkilendiği konusunda, bir zamanlar İsrail de dahil olmak üzere herkes hemfikirdi. Bu arada, Başbakan Binyamin Netanyahu da dahil olmak üzere Vladimir Jabotinsky’nin izinde olduklarını iddia eden İsrail liderleri bunu reddetmekte (...)

İsrail Ulaştırma ve İstihbarat Bakanı Yisrael Katz, 5 Kasım 2018’de, Ürdün, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman Sultanlığı üzerinden Akdeniz’i Körfez’e bağlayan demiryolu projesini tanıttı.
Yisrael Katz daha önce de Nisan 2017’de bu projeden söz etmişti, ama bu kez Umman’da gerçekleştirilen Uluslararası Karayolu Taşımacılık Birliği (İRU) dünya kongresinde açıklama yaptı. Oysa bu kurum BM’nin demiryolları konusunda uzmanlaşmış bir ajansı değil ama sınır aşırı trafik koşullarını müzakere etmekle görevi, (...)

Beijing, « İpek Yolu » projesini ara vermeden sürdürüyor. Başkan Yardımcısı Vang Çişan, özellikle dört günü İsrail’de olmak üzere bir Ortadoğu gezisi gerçekleştirmektedir. Bugüne kadar imzalanan anlaşmalar uyarınca Çin, iki yıl içerisinde İsrail’in gıda endüstrisinin, yüksek teknolojisinin ve uluslararası ticaretinin büyük bölümünü kontrol edecektir. Bunu bir serbest ticaret anlaşmasının izlemesi bekleniyor. Proje bölgenin tüm jeopolitiği altüst edecektir.

IŞİD’in Palmira’ya yönelik saldırısından sonra Çin tarihi İpek Yolu’nun geleneksel güzergahından (Bağdat, Palmira, Şam, Sur) vazgeçti. Suriye’den değil ama Türkiye’den geçen alternatif bir güzergah öngörülmüştü.
Antik dönemde, Petra (Ürdün) ve İskenderiye’den (Mısır) geçen tali bir yol da vardı. Sonuç olarak yeni yolun Ürdün’den geçmesi ardından da Mısır ve İsrail’e doğru ayrılması bekleniyor.
Güzergahın Mısır’dan geçmesi Obama yönetimince onaylandı. Washington Süveyş kanalının çift kanal halinde genişletilmesine (daha (...)

Suriye Arap Cumhuriyeti ve Lübnan arasındaki sınır kapılarının tamamı daha önce açılmıştı.
15 Ekim’de İsrail’in işgali altındaki Golan ile olan Kuneytra ve Ürdün ile Nassip/Cabir sınır kapıları yeniden açıldı.
Irak Dışişleri Bakanı İbrahim Caferi, 15 Ekim’de Şam’a gelerek Suriye’nin ülkesiyle olan Bukemal sınır kapısının açılışına yönelik hazırlık çalışmalarına katıldı.
Suriye’nin komşularıyla (Türkiye hariç) sınır kapılarının yeniden açılması, ülkeye yönelik uluslararası saldırıların sonlandırıldığının işaretidir. Sınır (...)

Beyaz Saray, Suriye’deki savaştan geri çekilmeyi bir türlü başaramıyor. Başkan Trump aynı zamanda hem Rumsfeld-Cebrowski stratejisini izleyen kendi kendine ilan edilmiş « istikrar devleti »ne (New York Times’teki yazarı belirsiz başyazıya göre), hem de İsrailli, Fransız, İngiliz ve Türk müttefiklerinin yeniden harekete geçirilen heveslerine takılıyor. Bu çıkarların mantığı savaşı çözmek yerine onu başka yöne kaydırabilir.

« Asrın anlaşması » olarak nitelenen Trump-Kushner planının uygulanması amacıyla Ortadoğu’da büyük operasyonlar başlatıldı. Sağda solda tartışılan planın ana hatlarına ilişkin çok şey bilmekle birlikte, tüm Filistinlilerin vatandaşlığa sahip olmaları gerektiği (dolayısıyla artık sığınmacı olmayacaklardır) dışında hemen hemen hiçbir noktasından emin değiliz. Planın 70 yıl süren yumak halindeki bir anlaşmazlığa son vermek için Hak ve Adaleti değil ama sahadaki gerçekleri temel aldığı söyleniyor.
Beyaz-Saray’ın bölgesel (...)

Trump yönetimi Ortadoğu’ya yönelik planını kamuoyuna açıklamaya hazırlanıyor.
Planı tasarlayan iki isim, Jared Kushner ve Jason Greenblat, üç konuda yoğunlaşacak özel temsilciler görevlendirmektedir:
Planın siyasal ve güvenlik açısından sonuçları;
Planın ekonomik sonuçları;
Stratejik iletişim.
Öte yandan Suudi Arabistan Kralı Selman ülkesinin, Prens Abdullah’ın 2002 yılında Arap Birliği tarafından onaylanan girişimi karşısında ortaya koyduğu tavrını koruduğunu hatırlattı; bu saptama oğlu Prens Muhammed bin (...)

En popüler makaleler

THİERRY MEYSSAN İLE MÜLAKAT (2/3)