ABD bu sabah Suriye’ye ait Şayrat Askeri Hava Üssünü vurmak için Akdeniz’deki gemilerinden 59 adet seyir füzesi fırlattı. Suriye Arap Ordusuna isnat ettikleri bir kimyasal silah saldırısının cezalandırılmasına yönelik tek taraflı bir eylem söz konusudur.

ABD’nin eyleminin şiddeti karşısında şaşıp kalan yorumcuların tümü bundan Trump yönetiminin Suriye sorunu konusunda 180 derecelik dönüş yaptığı sonucunu çıkarıyor. Onlara göre Beyaz Saray nihayet, ABD’de kendisine muhalefet edenlerin ve İngiliz, Fransız ve Alman müttefiklerinin tutumunu benimsedi.

Gerçekten öyle mi?

Hakikat bize aktarılan haberlerle örtüşmüyor

ABD’ye ait seyir füzeleri, NATO komutasını engelleyen Ruslara ait yeni elektronik sinyal ve karıştırma silahı tarafından kontrol edilen bölgeyi herhangi bir engelle karşılaşmadan aştı. O dönem NATO Yüksek Komutanı olan General Philip Breedlove’a göre, Rusya bu silah sayesinde konvansiyonel savaş alanında ABD’ye karşı üstünlük sağladı. Bu sistemin füzelerin yönlendirme sistemlerini devre dışı bırakması gerekirdi. Sistem ya Pentagon en sonunda buna bir teknik karşılık geliştirdiği için ya da Rusya tarafından kasıtlı olarak devre dışı bırakıldığı için çalışmadı.

Suriye hava savunma sistemi, Suriye Arap Ordusu tarafından kontrol edilen S-300 ve Rus Ordusu tarafından kullanılan S-400 füzelerinden oluşuyor. Her ne kadar bugüne kadar bu durum savaş alanında henüz yaşanmamış olsa da, bu silahların seyir füzelerini de engelleme yeteneğine sahip olduğu kabul ediliyor. Tabi ki bu silahlar otomatik olarak devreye giriyor. Bunlar da devreye girmedi. Ne Rus Ordusu, ne de Suriye Arap Ordusu tarafından hiçbir savunma sistemi füzesi ateşlenmedi.

ABD’ye ait seyir füzeleri hedeflerine ulaştığında, daha henüz yeni tahliye edilmiş kısmen bomboş bir askeri üsle karşılaştılar. Dolayısıyla da uçuş pisti, radarları ve uzun zamandan beri kullanım dışı olan uçakları, hangarları ve evleri imha ettiler. Bu arada füzeler 6 kişinin ölümüne, 6 kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Resmi olarak herhangi bir seyir füzesinin menzilinden çıkarılmamış ya da imha edilmemiş olmasına rağmen, fırlatılan 59 füzeden ancak 23’ü Şayrat Üssünü vurabildi.

Bu mizansen ne anlama geliyor?

Başkan Trump, Beyaz Saray’a geldiğinden beri ülkesinin izlediği politikayı değiştirmeyi ve bugünkü çatışmaların yerine işbirliği biçimlerini ikame etmeyi deniyor. « Genişletilmiş Ortadoğu » sorunuyla ilgili olarak, cihatçı örgütlerin « yok edilmesi » tavrını benimsedi (öncelinin söz ettiği gibi onların sayısının « azaltılmasını » değil).

Son günlerde, Suriye Arap Cumhuriyetinin meşruiyetini ve dolayısıyla da demokratik olarak seçilmiş başkan Beşar Esad’ın iktidarda kalmasını kabul etti. Suriye’nin müttefiki Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el Sisi’yi kabul etti ve onu cihatçılara karşı verdiği mücadeleden dolayı tebrik etti. Washington ve Şam arasında doğrudan iletişim hattını yeniden tesis etti.

Her durumda Başkan Trump’ın sorunu, Suriye Arap Cumhuriyetini devirmek için hangi yatırımda bulunmuş olurlarsa olsunlar müttefiklerini kendi politikasını izlemeye ikna etmekti.

Gerçi Başkan Trump’ın YouYube’te yayınlanmış bir video görüntüsünü izledikten üç gün sonra yükseksen derecelik geri dönüş yapmış olması olasıdır ama bu sabahki askeri eyleminin daha önceki diplomatik hamlesinin mantığı içerisinde gerçekleşmiş olması daha olasıdır.

Başkan Trump saldırarak, daha sonra yapacaklarına artık karşı çıkamayacak olan muhalefetini de memnun etmiş oldu. Dün Hillary Clinton, kimyasal silah kullanmasına misilleme olarak Suriye’nin bombalanması çağrısında bulunuyordu.

Donald Trump, Rusya ve Suriye dahil bütün dünyayı haberdar ettikten sonra kısmen boş bir askeri üsse seyir füzeleri ateşlenmesi emrini verdi.

Şam, bu üssü ve birkaç insanın hayatını feda ederek ona kimyasal silah kullanan herkese karşı geniş çaplı bir hamle gerçekleştirmesi gücünü kazandırdı. Oysa bugüne kadar, bu silahların Birleşmiş Milletler tarafından tespit edilen tek kullanıcısı cihatçılardır.

Aynı şekilde ABD saldırısı konusunda bilgilendirilen IŞİD (ama İngiliz, Fransız ve Alman azmettiricileri tarafından), artık hava üssünden mahrum kalan Humus’a karşı hemen bir saldırı başlattı.

Önümüzdeki günlerde Washington ve müttefiklerinin cihatçıların ilerleyişine ne tepki vereceğini hep birlikte izleyeceğiz. Donald Trump’ın manevrasının ve Vladimir Putin ve Beşar Esad’ın meydan okumasının işe yarayıp yaramadığını ancak o zaman görebileceğiz.

Çeviri
Osman Soysal