Etiyopya haritası. Tigray, ülkenin Kuzeyine yer alan küçücük bölgedir. Bağımsızlık değil, tüm ülkeyi kontrol etmeyi talep etmektedir.

Etiyopya Ulusal Seçim Komisyonu, Kovid salgını nedeniyle Eylül 2020 yasama seçimlerini erteledi. TPLF (Tigraylıların önde gelen siyasi partisi) yine de seçimleri kendi bölgesi olan Tigray’da düzenlemeye karar verdi ve böylece ülkenin geri kalanından açık bir şekilde ayrıldı. Federal hükümet doğal olarak bu seçimleri tanımadı. Güç gösterisi iç savaşa yol açtı.

Etiyopya’nın sadece 7 milyonu Tigraylı olmak üzere 110 milyonluk bir nüfusu var.

Bir yıl içinde, TPLF ve federal hükümetteki diğer yetkililer, kendi girişimleriyle mi yoksa yetkililerin talimatlarıyla (bu durumda bu suçlar « insanlığa karşı suç » olarak nitelenecekti) mı işlendiği belli olmayan savaş suçları işlediler. Yine de kıtlığın yaşandığı alanlar artıyor ve katliamlar çoğalıyor.

Her zaman olduğu gibi, her iki taraf da diğer kahramanların bir rol oynayabileceğini düşünmeden diğerini en kötüsü olmakla suçluyor. Oysa « suçtan kim yararlanıyor? » sorusuna « vatanı biraz daha parçalamayı umanlar » yanıtını vermemiz gerekir.

Afrika Boynuzu’ndaki devlet yapılarının yok edilmesi, Pentagon’un genişletilmiş Orta Doğu’daki devlet yapılarını yok ettikten sonraki hedefidir. Daha önce Sudan’ın (2011’de Sudan ve Güney Sudan olarak bölünen) ve Etiyopya’nın (1993’te Etiyopya ve Eritre olarak bölünen) yıkımına tanık olduk. Bu iki ülke şimdi yeni bölünmelere yol açması beklenen yeni iç savaş süreçlerinden geçiyor.

Bu sürece öncülük eden Amerikalı diplomat Jeffrey D. Feltman, Başkan Joe Biden’ın Afrika Boynuzu özel temsilcisi olmadan önce, on yıl boyunca Suriye’deki savaşı –yani cihatçıların finansmanını ve silahlanmasını [1]– örgütledi.1 Kasım 2021’de Pentagon’un düşünce kuruluşu, İnstitute of Peace’te (Dışişleri Bakanlığı’ndaki National Endowment for Democracy’nin –NED– [2] Savunma Bakanlığı’ndaki eşdeğeridir) yaptığı konuşma, Afganistan, Irak, Libya, Suriye, Yemen ve Lübnan’a karşı art arda geliştirilen söylemi aynı şekilde ele alıyor.

ABD şimdiden vatandaşlarını ülkelerine geri gönderiyor ve büyükelçiliğinde sadece en gerekli personelini bulunduruyor. Batılı haber ajansları, Addis Ababa’nın yakında fethedileceğini öne süren haberler yayıyor ve Etiyopya’nın ve merkezi bu kentte bulunan Afrika Birliği’nin sonunun geldiğine işaret ediyor.

Pentagon’un uyguladığı Rumsfeld/Cebrowski doktrini [3] karşısında ayakta kalabilen tek ülke Suriye olmuştur. Bu başarının sırrı, tüm halkının, tanımlanması zor düşmanlar karşısında ancak bir devletin kendisini koruyabileceğini anlamış olmasıdır. Levant, dünyada devlet kavramının çok eski zamanlarda icat edildiği bir bölgedir. Burada İktidardan değil, Devletten, yani bir Halkın « ayakta kalmasına » izin veren şeyden söz ediyoruz (Latincede stare, Avrupa dillerinde Devlet’e dönüşmüştür). Suriyeliler, birkaç ay boyunca ülkelerinde devrim olduğuna inandıktan sonra, dışarıdan saldırıya uğradıklarını ve kendilerini ancak devletin kurtarabileceğini anladılar. İktidara karşı şikayetleri ne olursa olsun, devlete hizmet ettiler ve onu savundular. Genişletilmiş Orta Doğu’da zaten çökmüş olan diğer tüm ülkeler önce kabilelere veya mezheplere ayrıldı.

Büyükelçi Jeffrey Feltman’ın, 2012’de Meles Zenawi’nin cenazesinde BM adına yaptığı konuşma.

Etiyopya, belirli bir etnik kökene sahip bölgelerden oluşan federal bir ülkedir. Mevcut çatışma, Tigraylıları, Omorolar ve Amharalarla kaşı karşıya getiriyor. Oysa Omorolardaki federal hükümetin muhalefeti Tigraylılarla ittifak yaptı. Washington tarafından desteklendiklerine inanıyorlar. Aşiret mensubu Başbakan Meles Zenawi’nin cenazesinde Jeffey Feltman’ın yaptığı kısa konuşmayı gururla sergiliyorlar. Feltman’ın federal hükümeti defalarca her türden suçla suçladığını, Tigraylıların işlediği suçlara kısaca değindiğini ve müttefiklerinden asla söz etmediğini belirtiyorlar. Bu, 11 Eylül sonrası ABD diplomasisinin işleyişini görmezden gelmektir. Washington her iki kampla da alay etmektedir. İki tarafın da zafer kazanmasını istememektedir. İki tarafın da sesini yükseltmeyecek hale gelinceye kadar birbirlerini yemelerini sağlamak niyetindedir.

Çatışma, az çok ortadan kalkmış olan kabile önyargılarını yeniden ortaya çıkardı.

Federal Başbakan Abiy Ahmed, ülkesini bugün bağımsız olan eski Eritre eyaletiyle uzlaştırmak için elinden geleni yaptı. Eyleminin niteliği, kendisine 2019 Nobel Barış Ödülü’nü veren Nobel Komitesi tarafından tanındı. Aynı zamanda bir Pentekostal Hıristiyan’ın Müslümanlarla barış yapmayı başardığının altını çizilmesi de söz konusuydu. Gerçekten de Abiy Ahmed’i Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı yapıldığı gibi « insanlığa karşı suç işlemekle » suçlamak zor görünüyor. Ancak 1991 Nobel Barış Ödülü sahibi Aung San Suu Kyi örneği, hiçbir iftiranın imkansız olmadığını gösteriyor. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, Etiyopya’daki ihlallere ilişkin raporunu sunarken Abiy Ahmed hükümetinin masum olduğunu belirtmekle birlikte, tespit edilen suçların daha sonra « insanlığa karşı işlenen suç » olarak yeniden nitelenebileceğini söyledi. Kısacası, o dürüst bir adam, ama ondan kurtulmak gerekirse, geçmişe bakılarak bu değişebilirdi.

Üstelik Abiy Ahmed sadece çözdüğünü sandığı bir sorunla uğraşmak zorunda kalmayacak. Sudan ve Mısır’ın aleyhine Nil’in tuzlanmasına neden olabilecek dolgu aşamasındaki büyük Rönesans barajıyla da ilgilenmeli ve El-Faşaga üçgeni için Sudan ile olan toprak anlaşmazlığını çözmelidir. Ayrıca Somali’de yaygın olan İslami mahkemelere de dikkat etmeli ve Eritre ile imzaladığı barışı korumalıdır.

Elbette, Tigraylı isyancılar sadece Etiyopya’ya saldırmakla kalmadılar, kırk yıl boyunca eski Habeşistan imparatorluğunu parçalayan iç savaşı yeniden alevlendirmek için Eritre (6 milyon nüfuslu eski eyalet,) sınırını da bombaladılar. Bu tuzağa düşmeye niyeti olmayan, etnik olarak Tigraylı ama Çin’e yakın olan devlet başkanı İsaias Afwerki, TPLF’yi Etiyopya topraklarına kadar takip etti, ancak Etiyopya ordusuna saldırmadı. Büyükelçi Jeffrey Feltman, bu bölgede barışı dinamitleme politikasını sürdürerek [4], Eritre’ye yaptırımlar uyguladı [5]. Beklenmedik bir şekilde Addis Ababa, ABD’den « kalıcı barış için bir tehdit oluşturmayan » bir devleti hedef almamasını talep ederek Asmara’nın yardımına koştu [6].

Afrika Boynuzu.

Birkaç Afrikalı lider, Büyükelçi Jeffrey Feltman’ın eylemini Washington’un yalnızca Sudan ve Etiyopya’yı dağıtma ve ardından Eritre’ye saldırma arzusu olarak değil, aynı zamanda Afrika Birliği’ne hedef alma iradesi olarak yorumladı.

TPLF’nin çok sayıda silaha sahip. Görünüşe göre bu silahlar, İsviçre’den Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus tarafından sipariş edilmişler [7]. Bay Tedros’un Pekin ile yakın ilişkileri göz önünde bulundurulursa, bu silahların Çin’den geldiği varsayılabilir. Bu düşük bir olasılıktır. Aksine, Pentagon’un taşeronları tarafından sağlanan silahlar söz konusudur.

Etiyopya’ya zaten yaptırım uygulayan Washington, Addis Ababa’yı AGOA (African Growth and Opportunity Act) programından çıkarmaya hazırlanıyor. Son on yıldır Etiyopya petrolü, ABD’nin ürettiği ürünler karşılığında ABD’li ulusötesi şirketler tarafından satın alınıyor. Bu çok karlı değil ama Etiyopya artık AGOA’dan yararlanamazsa Batı ile ihracat ve ithalat yapamayacak duruma gelecektir. Rusya veya Çin müdahale etmezse, kıtlık ve savaş yayılacaktır.

Çeviri
Osman Soysal

Voltaire İletişim Ağı’nı güçlendirelim

Voltaire İletişim Ağı 27 yıldır düşünce özgürlüğü, eşit haklar ve silah kardeşliği uygulamaları için mücadele veriyor. Bugün itibariyle çeşitli dillere çevrildiğimizden, dünya çapında birçok diplomat, asker, akademisyen ve gazeteci tarafından kullanılan bir Uluslararası İlişkiler analiz kaynağı haline geldik.

Biz sadece gazeteci değil, aynı zamanda ve hepsinden önemlisi, Birleşmiş Milletler Sözleşmesini ve Bağlantısızlar tarafından Bandung’da dile getirilen 10 ilkeyi savunan kendini adamış yurttaşlarız. Bir ideolojiyi veya dünya görüşünü desteklemiyoruz, ancak okuyucularımızın eleştirel düşünmesini geliştirmeye çalışıyoruz. İnanç üzerine düşünmeye, kanaatler yerine kanıtlara öncelik veriyoruz.

Maddi ve güvenlik sıkıntılarına rağmen geniş kapsamlı bir işi yerine getiriyoruz. İnternet sitemizi akıllı telefonlardan okunabilir ve çok daha hızlı hale getirmek için Temmuz ve Ağustos aylarında yeniden düzenledi.

Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinin arifesinde, mali desteğinize ihtiyacımız var:
 25 Euro bağışta bulunarak
 50 Euro bağışta bulunarak
 100 Euro bağışta bulunarak
 veya ayda 10 Euro bağış yapmayı taahhüt ederek katkıda bulunabilirsiniz.

Birden çok dil biliyor ve ana diliniz Fransızca değilse, makaleleri çevirerek de bize yardımcı olabilirsiniz. Bunun için bize yazın.

Sizin teşvikiniz sayesinde ayakta kalabiliriz.

[1Almanya ve Birleşmiş Milletler Suriye’ye karşı”, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Osman Soysal, El-Vatan (Suriye) , Voltaire İletişim Ağı , 28 Ocak 2016.

[2CİA’nin yasal penceresi NED”, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Osman Soysal, Odnako (Rusya) , Voltaire İletişim Ağı , 16 Ağustos 2016.

[3Rumsfeld/Cebrowski doktrini”, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Osman Soysal, Voltaire İletişim Ağı , 25 Mayıs 2021.

[4Sudan’da sahte « askeri darbe »”, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Osman Soysal, Voltaire İletişim Ağı , 2 Kasım 2021.

[5The US Treasury sanctions Eritrea”, Voltaire Network, 12 November 2021.

[7DSÖ başkanı, silah kaçakçılığı ile suçlanıyor”, Tercüme Osman Soysal, Voltaire İletişim Ağı , 21 Kasım 2020.