Marakeş’teki Güvenli, düzenli ve kuralına uygun göç için Küresel Sözleşme konferansının kabulü için düzenlenen konferansa 150’den fazla devlet kaydoldu [Not: İngilizce kaynak belgenin başlığı Global Pact’tır, bunu da BM Küresel Sözleşme olarak tercüme etmiştir].

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, giriş bölümünde, sözleşmeyle ilgili « yanlış bilgileri » kınama gereği duymuştur. Özellikle bu metnin zorlayıcı olmadığını ve dolayısıyla devletlerin egemenliklerini kısıtlamayacağını vurgulamaktadır.

Oysa sorun tam da buradadır: Sözleşme, hukuk sistemlerinde uluslararası metinlerin ulusal metinler üzerindeki üstünlüğünü kabul ederek zaten kısmen vazgeçmiş bulunan devletlerin egemenliklerini sınırlandırmayacaktır.

« Zorlayıcı olmayan » deyimi imzacı devletlerin kendi yasalarını değiştirmek zorunda olmadıkları anlamına gelmektedir. Ancak, şikayetçilerin uluslararası bir metnin ulusal hukuk üzerinde üstünlüğünü ileri sürmeleri ve böylece Sözleşmeyi uygulamak zorunda bırakmaları mümkün olacaktır.

15 devleti (Avusturya, Avustralya, Bulgaristan, Hırvatistan, Danimarka, Estonya, ABD, İsrail, Macaristan, Hollanda, Polonya, Dominik Cumhuriyeti, Sırbistan, Slovakya ve İsviçre) konferansa katılmamaya iten de budur.

İsviçre’de Federal Konsey müzakere katılmış ama son dakikada geri çekilmiştir.

Belçika’nın durumu, Guterres’in iddia ettiği gibi basit bir beyanname belgesi olmayan Sözleşmenin önemini ortaya koymaktadır. Brüksel’de Başbakan Charles Michel, belgeyi imzalayabilmek için anayasal hükümlerin çevresini dolanmıştır: iktidardaki koalisyon partilerinden biri olan NVA sözleşmeyi reddetmiş ve koalisyondan geri çekilmiştir. Azınlıkta kalan hükümetin düşmesi bekleniyordu. Ancak Başbakan iktidarda kalmış ve Kralı bu konuyla ilgili olarak ancak yeni bir kabine oluşturma girişimi sırasında bilgilendirmiştir. Meclisten güvenoyu almadan Sözleşmeyi imzalamak üzere Marakeş’e gitmiştir.

Çeviri
Osman Soysal