Levant’ta neler yaşandığını ancak içinde yaşadığımız ülkenin savaş propagandası üzerinden okuyabiliyoruz. Diğer bakış açılarını ve dahası ordularımızın nasıl davrandıklarını bilmiyoruz. Tarihçiler doğruyla yanlışı birbirinden ayırt etmek için mevcut belgeleri incelemelidirler. Oysa Batının askeri belgeleri, siyasetçilerin açıklamaları ve gazetelerin anlatımıyla çelişmektedir. Gerçekte neler yaşandığını ve bugün neden böylesi çelişkilerle karşı karşıya kaldığımızı anlayabilmemiz ancak 2001’den beri Pentagon’un stratejisinin varlığını kavramamızla mümkündür.
Suriye’nin kuzeyinde neler olduğunu anlamıyoruz, çünkü kategorik olarak burada IŞİD’in kötü cihatçılarıyla PKK / YPG’nin iyi Kürtlerinin karşı karşıya geldiği bir mücadelenin yaşandığına inanıyoruz. Oysa bu tamamen yanlıştır. Bu kavga, hiçbir zaman ideolojik ya da dini gerekçelerle değil sadece kendi topraklarının sınırlarını belirlemek ya da etnik dayanışma için veriliyordu.
Öte yandan, Donald Trump’ın oynadığı rolün farkında değiliz. Basın sürekli olarak ABD’nin seçilmiş başkanına hakaret ettiğinden, onun genişletilmiş Ortadoğu’daki politikasını analiz etmek ve anlamak için ona güvenemeyiz. Oysa açık bir yönelimi vardır: 11 Eylül’ün mirası Rumsfeld/Cebrowski doktrinine sonlandırmak. Bu konuda, hepsi oğul Bush ve Obama dönemlerinde dünyaya hükmetmek üzere eğitilmiş generallerine ve siyaset ya da Doğu Avrupalı sınıfına karşı çıkmaktadır.
Neler olduğunu anlayabilmek için, olguları aşağıdan yukarıya değil yukarıdan aşağıya ele almak gerekir. 2001 yılında, Bush yönetiminin başlangıcında, Pentagon tarafından geliştirilen ve 11 Eylül saldırılarından iki gün sonra, Albay Ralph Peters’in ABD Kara Kuvvetlerinin dergisi Parameters’de [1] ifşa edilen, genişletilmiş Ortadoğu’dan başlayarak dünyanın « yeniden şekillendirilmesi » planına geri dönelim. Bu plan bir ay sonra Güç Dönüşüm Bürosu’na Müdür olara başlıca tasarımcısı Amiral Arthur Cebrowski’yi atayan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld tarafından onaylandı. Plan 2005 yılında, Rumsfeld’in yardımcısı Thomas Barnett tarafından The Pentagon’s New Map’ta [2] anlatılmıştır. Ve 2006 yılında ilk bölümünü Armed Forces Journal’de yayınladığında aynı Ralph Peters tarafından genişletilmiş Ortadoğu’nun ne olacağı gösterilmiştir [3]. Sahada karşılaşılan güçlükler dikkate alındığında, bir Pentagon araştırmacısı olan Robin Wright tarafından New York Times’ın Pazar günü ekinde yayınlanan bir düzeltmeye konu olmuştur [4].
Bu belgelere göre, beş devlet on dört oluşum halinde parçalanacaktır: Suriye ve Irak, Yemen, Libya ve Suudi Arabistan.
Suriye ve Irak ile ilgili olarak, bu iki devletin dörde bölünmesi gerekiyordu. 2013 yılında yayınlanan harita, her ikisi de mevcut iki devlet sınırlarını içerisine alan bir « Sünnistan » ve « Kürdistan »’ın ana hatlarını çizmektedir. Ertesi yıl, birincisi IŞİD, ikincisi ise YPG tarafından kuruldu. Bu harita yayınlandığında IŞİD, yüzlerce başka örgütün arasında Suriye düşmanı küçük bir terör örgütüydü; YPG ise savaşçılarının maaşları Suriye Arap Cumhuriyeti tarafından ödenen hükümet yanlısı bir milis gücüydü. Sahada hiçbir şey Pentagon’un istediği Halifelik ve Rojava’nın kurulmasını öngörmeye imkan vermiyordu.
Türkiye’de yayınlanan Kürt gazetesi Özgür Gündem [5], IŞİD’in Irak’ta Rakka’dan hareketle Irak’ı nasıl istila edeceğine ilişkin CİA planının hazırlıklarına ilişkin toplantı tutanağını ifşa etti. Bu belge, o dönem Irak Kürdistanı bölgesel hükümetinin istihbaratının başındaki Masrur « Cuma »Barzani’nin, 1 Haziran 2014’te Amman’da (Ürdün) düzenlenen bu planlama toplantısına katıldığını ortaya koymaktadır. Geçtiğimiz Temmuz ayında Irak Kürdistan bölgesel hükümetinin Başbakanı oldu.
Robin Wright’ın haritasına göre, ABD’nin « Kürdistan »ının, Suriye’nin Kuzey-Doğusunu (Fransızların 1936 tarihli Kürdistan’ı) ve Irak Kürt bölgesini (Fransızların öngörmedikleri) içermesi gerektiğini akıldan çıkarmamamız gerekir.
Irak Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin IŞİD’in Irak’ı işgaline verdiği destek tartışılmazdır: cihatçıların Sincar’da Yezidi Kürtleri katletmelerine ve eşlerini köleleştirmelerine izin vermiştir. Kurtarılabilenler, Iraklı Kürt askerleri peşmergelerin alaycı bakışları altında onlara yardım etmek için özel olarak gelen Türk ve Suriyeli Kürtler tarafından kurtarıldı.
IŞİD, saltanatını terörle dayatarak birçok vahşet gerçekleştirdi. Yezidi Kürtlere, Süryani Hıristiyanlara, Şii Araplara v.b. karşı dinsel temizlik yaptı. Bu « isyancılar », Bulgar Trud [6] ve Hırvat Jutarnji [7] gazeteleri tarafından belgelendiği üzere CİA, Pentagon ve en az 17 devletin mali ve askeri yardımlarından yararlandılar. IŞİD, Fort Benning’teki (ABD) sıkı bir eğitime tutulan personeliyle, vergi topladı ve hiç kimse tarafından tanınmasa da bir « devlet » oluşturacak şekilde kamu hizmetleri sundu.
PKK’nın, 2005 yılında Sovyet yanlısı Marksist-Leninist bir siyasi partiden özgürlükçü ve Atlantik yanlısı bir ekolojist milise nasıl dönüştüğünü bilmiyoruz. Ve yine de Suriye YPG’sinin 2014 yılında nasıl değişime uğradığını ise hiç bilmiyoruz. Örgüt NATO’nun ve PKK’daki Türk yetkililerinin operasyonel komutası altına emri altında geldi. PKK-YPG, uluslararası alanda Türkiye-Suriye sınırının her iki tarafına göre ayrı nitelenmektedir. Türkiye’de « terör örgütü » olarak sınıflandırılırken, Suriye’de « diktatörlüğe muhalif bir siyasi parti » olarak değerlendirilmektedir. Oysa 2014’e kadar Suriye’de bir diktatörlük olduğunu kabul etmiyordu. Suriye Arap Cumhuriyeti’nin savunması ve Devlet Başkanı Beşar Esad’ın iktidarda kalması için savaşıyordu.
YPG, savaş yasalarına saygı gösterdi ve IŞİD’inkilerle karşılaştırılabilir boyutta vahşet uygulamasa da, « Rojava »yı kurmak uğruna Kuzey-Doğu Suriye’de etnik temizlik yapmakta tereddüt etmedi, ki bu insanlığa karşı suç işlemek anlamına gelmektedir. Yüz binlerce Süryani ve Arap’ı yağmalayıp yaşadıkları topraklardan kovdu. Halkı için savaştığına inanıyordu ancak gerçekte sadece Pentagon’un hayallerine hizmet ediyordu. Bunun için, İngiliz askeri pazar dergisi Jane’s [8] ve İtalyan İl Manifesto [9] gazetesinin ortaya koyduğu üzere Pentagon ve François Hollande’ın ifşa ettiği üzere Fransa tarafından alenen silahlandırılmıştır. Rojava, Irak Kürt bölgesi ile birleşecek zamanı bulamadı.
Halifeliğin sözde PKK/YPG’nın darbeleri altında yıkılmasından sonra örgüt, Türk Ordusu tarafından tehdit edilen Kuzey-Doğu Kürtlerinin yardımına koşmak üzere Şam hükümetinden Suriye Arap Ordusu hatlarını aşmak için izin talep etti. İstediği izni aldı. Ancak PKK/YPG yer değiştiğinde, Suriye Arap Cumhuriyeti tarafından yakalanan kaçak IŞİD yetkililerinin geçişine izin verdi.
Bu belgeler ve gerçekler bize hangi aktörlerin doğru ya da yanlış olduğunu söylememektedir, bu başka bir konudur. Ancak, sahada hem uzlaşmaz çelişkilere girmeden hem IŞİD’e, hem de PKK/YPG’ye karşı olmak mümkün değildir.
Donald Trump’ın eylemleri Pentagon tarafından üretilen sözde devletleri yıkmaya yöneliktir: Halifelik ve Rojava. Bu ne IŞİD’in, ne de PKK/YPG’in sonu anlamına gelmektedir.
[1] “Stability, America’s Ennemy”, Ralph Peters, Parameters, Winter 2001-02, pp. 5-20. Également in Beyond Terror: Strategy in a Changing World, Stackpole Books.
[2] The Pentagon’s New Map, Thomas P. M. Barnett, Putnam Publishing Group, 2004.
[3] “Blood borders - How a better Middle East would look”, Colonel Ralph Peters, Armed Forces Journal, June 2006
[4] “Imagining a Remapped Middle East”, Robin Wright, The New York Times Sunday Review, 28 septembre 2013.
[5] « Yer : Amman, Tarih : 1, Konu : Musul », Akif Serhat, Özgür Gündem, 6 temmuz 2014.
[6] “350 diplomatic flights carry weapons for terrorists”, Dilyana Gaytandzhieva, Trud, July 2, 2017.
[7] “TAJNA LETOVA JORDANSKIH AVIONA S PLESA Sirijski pobunjenici dobivaju oružje preko Zagreba!”, Krešimir Žabec, Jutarnji list, 23 veljača 2013. «TRANSFER HRVATSKOG ORUŽJA POBUNJENICIMA U SIRIJI Sve je dogovoreno prošlog ljeta u Washingtonu!», Krešimir Žabec, Jutarnji list, 26 veljača 2013. “VIDEO: JUTARNJI OTKRIVA U 4 mjeseca za Siriju sa zagrebačkog aerodroma Pleso otišlo 75 aviona sa 3000 tona oružja!”, Krešimir Žabec, Jutarnji list, 7 ožujak 2013. “PUT KROZ ASADOVU SIRIJU Nevjerojatna priča o državi sravnjenoj sa zemljom i njezinim uništenim ljudima: ’Živote su nam ukrali, snove ubili...’”, Antonija Handabaka, Jutarnji list, 9 ožujak 2013.
[8] “US arms shipment to Syrian rebels detailed”, Jeremy Binnie & Neil Gibson, Jane’s, April 7th, 2016.
[9] “Da Camp Darby armi Usa per la guerra in Siria e Yemen”, Manlio Dinucci, Il Manifesto, 18 aprile 2017. Türkçe versiyonu: “Camp Darby’den, Suriye ve Yemen’e karşı savaşlar için ABD silahları”, Tercüme Osman Soysal, Voltaire İletişim Ağı , 19 Nisan 2017.
Bizimle iletişimde kalınız
Bizi sosyal ağlardan takip ediniz
Subscribe to weekly newsletter